Bu hafta inanılmaz yorucu ancak bir o kadarda eğitici bir dört gün yaşadık. AFAD'ın Kastamonu'da düzenlediği üniversiteler arası arama kurtarma yarışmasına katıldık.
Bu sözü ilk duyduğumda duraksadım, düşündüm, galiba beni tarif ediyor dediğimi ve gülümsediğimi hatırlıyorum.
Bu hafta 5 gün aralıksız eğitimdeydik. AFAD, üniversiteler arası arama kurtarma yarışması eğitimlerinde. AFAD, İstanbul Eğitim Şube Müdürü Tezcan Öey'in afet eğitimleri ile ilgili planları üzerinde ciddi görüşmeler yaptık. Tezcan Bey, arama kurtarma konusunda Türkiye'de en üst düzeyde eğitimleri almış 2 kişiden biri olmasına rağmen oldukça mütevazı bir tarzı olduğunu söyleyebilirim.
Kış çetin geçmişti, baharın gelişi ise hepimizi umutlandırmıştı. Pandemi, pek çoğumuzun maalesef hayata ve insanlara bakışını değiştirdi. Felsefede her şeye şüphe ile yaklaşmak gibi her birimiz etrafımızdaki insanları olağan şüpheliler gibi gördük. Bir araya gelmedik, kalabalıklardan kaçtık, maske ile gizledik kendimizi ve düşüncelerimizi. Hiç olmadığı kadar evde vakit geçirdik, sıkıldık, eskiden film izlerdik ancak artık sezonluk dizileri izlemeye başladık, tek oturumda.
38 yıl önce Trabzon'da çocukken kutladığımız bir şampiyonluk hatırlıyorum 9 yaşındaydım. O yıl maçların büyük kısmına Avni Aker stadında babamla giderken, faroz'lu çılgınların arasında maç seyreden bir çocuk olarak taraftar zehirlenmesi denen şeyi yaşadığımı düşünüyorum.
Pandeminin psikolojik etkisini yitirdiği ancak gerçekte neler olup bittiğini pek anlayamadığımız günlerden geçiyoruz.
Bu efsane filmin üçlemesini kaç kez izlediğimi hatırlamıyorum ancak bu hafta kitabını, orijinal olarak İngilizce okudum ve aslında yazarın bu kitabı neden yazdığını analiz etmek istedim.
Geçtiğimiz hafta ikincisi düzenlenen İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) toplantısına katıldım ve sonuçlar beni inanılmaz umutlandırdı.