Geçen hafta kaleme aldığım 'Derin Uğultu ve İstanbul' makaleme okuyucularımdan gelen yoğun ilgi nedeniyle İstanbul'un tüm ilçelerini deprem riski açısından tek tek yorumlamaya karar verdim. Zira, günlük siyasi meseleler ve ekonominin kötü gidişatını saymazsak, ülkemizde şu an daha önemli başka bir konu göremiyorum.
Siz hiç önemli bir depremin derin uğultu kaydını dinlediniz mi? Eğer dinlemediyseniz 1999 depreminin derin uğultu kaydını dinlemenizi tavsiye ederim! Dün, youtube kanalından yorumlarını dinlediğim duayen gazeteci Sabahattin Önkibar adeta depreme farklı bir açıdan bakmamı sağladı diyebilirim.
'Üşengeç değilsin, sadece mutsuzsun ve mutsuz insanlar yorgun olur, hiçbir şey yapmak istemezler…'
Tam bir yıl önce asgari ücretin ve en düşük emekli maaşının 5000 TL olması gerektiğini yazmıştım. Okurlarım nerdeee, diye tepkiler verirken yakın çevrem ne kadar iyimser olduğumu söylüyordu.
Bu gün en sevdiğim filozoflardan Karl Popper üzerinden Türkiye'nin nasıl kurtulacağını analiz etmek istedim. Poper , ( 1902 – 1994) , Yahudi kökenli Avusturyalı-İngiliz , filozof, akademik ve sosyal yorumcu.
Maksim Gorki'yi analiz etmezsek, fakir Rusya'da işçilerin aslında nasıl bir hayat yaşamaya çalıştığı hakkında fikir yürütmemiz pek bir anlam ifade etmez diye düşünüyorum.
Vasconcelos'un Şeker Portakalı kitabında bir diyalog geçer , kitabın küçük kahramanı Zeze , mentoru Portuga'ya üzüntü içinde sorar: Acılarım kaç gün sürecek Portuga? 40 gün, 40 gün sonra geçecek mi? Hayır, alışacaksın…
Entropi, çoğunlukla bir sistemdeki rastgelelik ve düzensizlik (kaos) olarak tanımlanır ve istatistikten teolojiye birçok alanda yararlanılır.