İçinde bulunduğumuz yüzyılın en temel ticari malları sürdürülebilir insanlık neslinin en temel ihtiyacı olan su, gıda ve sağlık ürünleridir. Günümüz dünyasında su, gıda ve sağlık gibi temel ihtiyaçlar, insanlığın en önemli varlıkları haline gelmiştir. Ancak, bu kritik unsurların sürdürülebilirliği, giderek artan iklim değişikliği ve su krizi gibi küresel sorunlarla tehdit altındadır.
Gıda güvencesi, Dünya'nın yakın geleceğinin en temel sorunudur. Gıda güvencesi beka, gıda güvenliği halk sağlığı meselesidir. Türkiye, gıdaya erişimin varoluş ve beka meselesi olduğunu kavramış, toplumsal ve sektörel barış çözümlerinin gerçekleşebileceği hukuki iklimi oluşturmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 28'nci yasama gündemi çok yoğun olacak. Türkiye Yüzyılı'nın ilk "Yargı Reformu Strateji Belgesi" ve "İnsan Hakları Eylem Planı" tamamlanarak kamuoyu ile paylaşılacak. Kamuoyu beklentisi, mağduriyet oluşturan hususların yargı reformu stratejisi ve insan hakları eylem planının çözümcül niteliğinin yüksek olacağı yönünde.
Sorunlara yaklaşımın bilimsel çözüm yöntemlerinin başında mevcut durumun en doğru şekilde tespit edilmesi yer alır. Tarımsal ürün sayımının yirmi yılı aşkın bir zamandır yapılmamış olması, Türk tarımının bir zafiyeti olarak karşımıza çıkıyordu.
Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) Plastik Kapanından Çıkış Raporu; küresel plastik üretimini yılda 60 milyon ton ve küresel plastik atık miktarını yılda 27 milyon ton olarak açıkladı.
Avrupa Birliği, gıda ve yemlerde yüksek güvenlik standartlarını sağlamak için gıda zincirinden kaynaklanan ve halk sağlığı riski oluşturan konularda Genel Gıda Yönetmeliğinin 50'nci maddesiyle hızlı uyarı sistemi oluşturmuştur.
21'nci yüzyılda sürdürülebilir insanlık neslinin birincil sorunu gıda güvencesidir. Bütün Dünya; yaşanmakta olan iklim krizi ve tarım arazilerinin azalması nedenleriyle bitki üretimi yöntemlerine bakış açılarını değiştirmek zorunda kalmıştır. Gün ışığına gerek duyulmadan, LED ışıklar kullanılarak ve su tasarrufu sağlanarak bitki üretmeye yönelmektedir.
COVİD 19 salgını sırasında ve sonrasında ani ve can acıtıcı ekonomik, sosyal, siyasal, toplumsal birçok acıyla doğrudan veya dolaylı olarak sarsıldık. Hekimlerimiz, beden sağlığı ile ruh sağlığını birbirinden ayırmadan koruyucu, önleyici ve tedavi edici sağlık uygulamalarının daha başarılı sonuçlar verdiğini ifade ediyorlar. Bu bağlamda beden bağışıklığımız ile ruhsal bağışıklığımızın kazanılmasına yönelik önerilerde bulunuyorlar.