Geçtiğimiz aylarda kredilendirme kuruluşlarının politikaları ve bunların etkisi bir de Korona virüsü yatırımcılar için " Bekle Gör " durumu oluşturmuştu. Ancak görülüyor ki, ilk 9 ayda geçen yılın toplamının üzerine çıkan yabancıya girişim satışlarının (exit), yıl sonuna kadar artarak sürmesi bekleniyor.
Bu virüs dünyadan bıkıp gitmedikçe insanlara rahat yok. Şakası bir yana yine beliri saatlerde evlere kapalı kalmaya başladık.
Ülkemizdeki terbiye ve kültür gereği "Cennet analarımızın ayaklarının altında" diyerek büyüdük ve başta anamız olmak üzere hanımlara hiç kötü davranmadık. Ama ne oldu bize de gün geçmiyor hanımlara şiddet haberi ile karşılaşıyoruz. Yok bu yazı kadına şiddet konusunda değil.
Gelecek mart ayından sonra Kovid 19 u unutup İklim konunda dertlenmeye başlayacağız. Bunu nereden mi çıkarıyorum?
Türkiye'nin büyük ölçüde serbest piyasa ekonomisi, geleneksel tarım sektörü istihdamın yaklaşık % 25'ini oluşturmasına rağmen, sanayisi ve giderek artan şekilde hizmet sektörleri tarafından yönlendirilmektedir. Otomotiv, petrokimya ve elektronik sektörlerinin önemi artmış ve Türkiye'nin ihracat karması içinde geleneksel tekstil ve giyim sektörlerini geride bırakmıştır.
Gazetelerde son günlerde haberlerde hep "ekonomi şöyle kötü, böyle kusurlu hamleler yok dolar aldı başını gidiyor" başlıklarını görüyoruz. Fakat dün önüme gelen bir haber ile biraz bu konuya farklı baktım. Haber şöyle idi: "Türkiye'de hesabı bulunan milyonerlerin hem sayısı hem mevduatı arttı." Geçtiğimiz günlerde yazdığım "Dünya Kaç Para" yazısı oldukça ilginizi çekmişti. Bu hafta da bakalım bizim kaç milyonerimiz var?
Sevgili okuyucularım hiç düşündünüz mü İnsanların işle ilişkisi binlerce yıldır nasıl değişti? Yani Pandemi sonrası iş dünyasını konuştuğumuz bu döneme adapte olanlar başaracak olamayanlar batacak mı?
Bazen neden ben ya da böyle dünya olmasın dediğiniz oldu mu? Siz bir iş yapmak için gecenizi gününüzü verirsiniz ama başkaları gelir çomak sokar ve sizi maddi manevi olarak kötü bir hale sokar. Herkes birilerini yenmek ve yık etmek için oynuyor. Eğer siz o kalibrede değilseniz ya yok oluyorsunuz ya da küsüp çekip gidiyorsunuz. Birine inanıyorsunuz ama sahtekar çıkıyor. Anlayamıyorum bir türlü dünyayı. Ülkeler de böyle. Her zaman bir savaş üretip sonra silah satıp ölenler için zerre üzülmeden yaşıyorlar. Hani derler ya " Bana dokunmayan yılan 1000 yıl yaşasın."