Marketlerde görüyorsunuzdur. Marka olan bir ürünün yarı fiyatına o marketin adını taşıyan ürünler satılıyor. Marka yerine, indirimli fiyat ve taksit ile sürekli "satın alma kolaylığı" satılır ve fiyatın öneminin arttığı enflasyonist ortamda yeni fiyat indirimleri için boş alan kalmamışken çözüm nerede? Herkesin aynı anda uyguladığı benzer promosyonlar, indirimler ile rekabetçi olup, fark ve tercih yaratılabilir mi?
Bu kelimeyi artık sık sık duyuyorsunuz. Belki de bu kelimenin gereğini de yapıyorsunuz. Ben biraz geç bu terimle tanışanlar ve unutanlar için ne demek olduğunu bir kez daha hatırlatmak isterim.
Bazen yazı yazmak o kadar zor geliyor ki. Aslında fikrimi sizinle paylaşmak ne hoş bir his benim için size anlatamam. Söylemek istediğim yaşadığımız bu zorlu hayatta her şey o kadar değişken akıyor ki kendi dertlerimizle boğuşurken başkalarının dertlerine koşamıyoruz.
2021 sona ererken düşündüğüm bir konu vardı. Bizi evlere kapatan ve de hala varyantları olan bu virüsten ne zaman nasıl kurtulacağız.
Bir yıl biterken gelecek yıla beslenen umutlar ve de yaşanan yılın bilançosu yapılır. Ben de bu etkileyici olayların yaşandığı yıla başka bir pencereden bakmak istedim.
Uzun zamandır ülkemizin gündemi tüm kademelerde para. Zaten bu para denilen şey bulunduktan sonra insanları uğraştırıp durmuş. İşin şakası bir yana Mustafa bey "Hakan hocam, yazın nerede kaldı?" deyince utandım. Utandım ama da bu işte benim de çok kabahatim yok. İşler o kadar değişiyor ki. Bir gün diğerine uymuyor. Yazdığım yazıları gazeteye yollamadan eskiyor. Komik biliyorum ama böyle.
Bu koin işi insanlara çok güvensiz gelmesine rağmen ufak ufak ilgilendikleri konuların başında geliyor. Aslında beni şaşırtan bir haber de şöyle. Kripto para için yatırım yapan 55 banka varmış Bir dönem güvenilmez, bir bankaya bağlı olmayan bir sistem derken dev ekonomik kuruluşlar, piyasa işlemlerinin faaliyeti için ekonomi piyasasında finansal hizmet yarışına giriyor.
Dünya Bankası Grubu 19 Mart 2018'de iklim değişikliğinin göç üzerindeki etkilerini inceleyen çok önemli bir rapor yayınladı. İklim değişikliğinin insanların nasıl göç etmesine sebep olduğu hakkında yapılan ilk ve en kapsamlı çalışma olan Dip Dalgası – İç İklim Göçüne Hazırlık (Groundswell: Preparing for Internal Climate Migration) başlıklı rapor, 2050 yılına kadar 140 milyon insanın iklim değişikliği yüzünden ülke içi göçe zorlanabileceğini ortaya koyuyor. Raporda üzerinde odaklanılan bölgeler ise Latin Amerika, Güney Asya ve Sahra Altı Afrika.