Ekonomik gidişat son iki senedir sürekli daha da kötüye gidiyor, enflasyon gitgide yükseliyor dolayısıyla halkın çoğu kesimi en temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanır hale geldi.
Seçim maratonunu geride bıraktık. Seçim sürecinde birçok iddia ortaya atıldı, bir kısmı doğru bir kısmı ise yalan yanlış iddialardı ancak ortada bariz bir problem var ki o da vatandaşlık alanların kullandıkları oylar hatta bana kalırsa sadece bu da değil. Yıllardır yurtdışında yaşayan "vatandaşların" hala oy kullanabiliyor olması ve Türkiye'nin kaderi belirlenirken söz hakkı sahibi olmaları bana göre mantıklı bir uygulama değil.
Hepimiz heyecanla Pazar günü yapılacak seçimi beklerken gündem her gün hızla değişiyor, her gün birçok rezaletle veya üzücü haberle karşılaşmaya devam ediyoruz.
Geçtiğimiz Pazar günü hepimizin heyecanla beklediği cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı, henüz bir sonuç yok ancak yapılan seçimde birçok sorun yaşandı.
14 Mayıs Pazar günü yapılacak ve hepimizin heyecanla beklediği seçim öncesi sular bir türlü durulmuyor ve her geçen gün siyasi nezakete ve hatta insani değerlere yakışmayan manzaralar görüyoruz.
Geçtiğimiz gün 1 Mayıs İşçi Bayramıydı. Ülkemizde yaşanan deprem felaketinin ardından bu sene coşkulu ve eğlenceli görüntüler ortaya çıkmadı. Deprem felaketini bir kenara bırakacak olursak zaten maalesef ülkemizde işçilerin hakları kutlanacak bir düzeyde de değil.
Basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü tüm vatandaşlara Anayasa ile tanınmış bir hak olmasına rağmen son yıllarda özgürlüğümüz giderek kısıtlanıyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksine göre Türkiye 180 ülke içerisinde 149. sırada yer aldı. Raporda, gazeteci düşmanlığı ve gazetecilere yönelik fiziksel saldırıların geçtiğimiz yıllarda artmaya başladığı belirtilerek 20 yılda 848 gazetecinin tutuklandığı belirtildi.
Seçime az bir zaman kaldı dolayısıyla gündemde sürekli seçim, cumhurbaşkanı adayları ve onlara yönelik eleştiriler var.