SON DAKİKA

Yeşil geçiş fırsat yaratacak

Yükselen piyasalar küresel büyümenin büyük kısmını yönlendirecek Jeopolitik ekonomik görünümü etkilemeye devam edecek gibi görünüyor.

Son yapılan G20 toplantısı ve diğer toplantılarda Çin'e olan ilginin azalması sermaye akışlarını yeniden dizayn ediyor. OECD üyesi olmayan ekonomilerin önümüzdeki beş yıl içinde küresel GSYİH büyümesine yaklaşık %60 katkıda bulunacağını, Çin ekonomisindeki yavaşlamanın diğer bölgelerin yanı sıra Güney ve Güneydoğu Asya'dan gelen güçlü katkılarla dengeleneceğini tahmin ediliyor. Tedarik zincirinin yeniden yapılandırılması ve gelecekteki endüstriler için kritik öneme sahip. Ülkeler kendi kaynaklarına küresel yatırım yapılması için çabalıyor. Ayrıca yeşil geçiş, Hindistan, Endonezya, Meksika ve Polonya gibi gelişmekte olan ekonomiler için fırsatlar yaratacaktır. Gelişmekte olan piyasaların artan ekonomik ağırlığı, küresel güçte bir değişime işaret ediyor; ancak ABD, ittifaklar ağının yardımıyla ve başlıca jeopolitik rakiplerinin sınırlı çekiciliği sayesinde baskın nüfuzunu koruyacak sanıyoruz. Bu konuda geçtiğimiz günlerde Londra merkezli Economist Group bünyesinde bağımsız bir araştırma ve analiz şirketi olarak faaliyet gösteren The Economist Intelligence Unit, bir rapor yayınladı. Ekonomik istihbaratı da iyi olan bu grubun müneccimlerle dost olduğuna inanıyor insan. Yazdıkları bazen tıpa tıp doğru çıkıyor. İşte onlara göre, Rusya-Ukrayna çatışmasının en az 2023-24 boyunca çözümsüz kalması,  ancak giderek daha az yoğunlaşması bekleniyor. Yeni bir yükseliş örneğin, Ukrayna'nın karşı saldırısının askeri çatışmaların büyümesine yol açması veya iç siyasi istikrarsızlığın Rusya'yı daha aşırı taktiklere itmesi gibi küresel görünümü bir kez daha altüst edebilir deniliyor. Yeni dünya düzeninde savaş değil hep barışı konuşuyor olabilmek dünya ekonomisi için pek önemli. 

Tam her şey düzeldi derken bir gün Tayvan'da çatışma çıkmasını kimse istemez. Çin-ABD gerilimleri farklı sektörlere ve coğrafyalara daha da nüfuz edecer. Ancak böyle bir senaryo gerçekleşmese bile, jeopolitik risk, firmaları tedarik zincirlerine ve hedef pazarlarına yönelik, hükümet politikalarından etkilenen ve giderek daha fazla ikna edilen yaklaşımları yeniden gözden geçirmeye teşvik edecek.

Nedense son zamanlarda Küresel yatırımcılar Çin'e soğuk bakıyor. Parçalanma ve bölgeselleşme yeni dünya siyasetinde ve politika yapanlar tarafından trend olacak gibi duruyor.  

Pekiyi bu son gelişmeler karşısında ülkelerin yeni senaryoları ne olmalı? İlk olarak Durgunluğun Önlenmesi ve Sermaye Çeşitlendirilmesi planlanmalı diye düşünüyorum. Doğrudan yabancı yatırım, iç borçlanmayı artırabilir ve bu da küresel parasal sıkılaştırma döneminde pek çok gelişmekte olan piyasada istenmeyen bir durumu oluşturur. Bu arada Çin'den çekilen para çekme işlemleri hâlâ diğer ülkelere göre daha fazla. Küresel portföy akışlarında büyük değişiklikler pek görülen durum değil. Gelişmiş ekonomilerdeki iddialı sanayi politikası, ekonomik açıdan verimli olmasa bile, kilit alanlardaki üretim kapasitesinin büyümesini sağlamaya devam edecektir. ABD teşvik politikaları yerli yatırımı teşvik ediyor. Ama, aynı zamanda küresel firmaları (Japon ve Güney Koreli teknoloji ve otomotiv firmaları gibi) sübvansiyonları ve ticari fırsatları kaçırmamak için ülkedeki varlıklarını artırmaya zorluyor. Gelişmiş Avrupa'da, AB'nin endüstriyel girişimlerinin yardımıyla, doğrudan yabancı yatırım girişlerinin, pandeminin yarattığı olumsuz etkinin ardından önümüzdeki beş yıl içinde toparlanması bekleniyor. Kuzeydoğu Asya gibi pazar gücünün daha az olduğu gelişmiş ekonomilerde yeniden kıyıya vurma daha az belirgin olacaktır. Önümüzdeki yıllarda doğrudan yatırım akışlarında bazı önemli değişiklikler görmeyi beklesek de, portföy yatırımlarına yönelik olanlar daha az belirgin olacaktır. ABD piyasaları, mevcut varlıkların ve getirilerin kalıcı çekiciliğini yansıtacak şekilde, küresel portföy akışlarının büyük kısmını absorbe etmeye devam edecek. Bu, gelişmekte olan piyasalar (BRICS grubu gibi) arasında ABD para birimine alternatif arayışına yönelik yenilenen ilgiye rağmen, ABD dolarının küresel finansal sistemdeki üstünlüğünün devam etmesine yardımcı olacaktır. Japonya'da para politikasının kademeli olarak normalleşmesi, Japon sermayesinin bir kısmını Avrupa ve ABD'den iç piyasaya geri çekecek ancak bunun küresel piyasalar için aşırı derecede yıkıcı olması beklenmiyor. Derseniz ki, hocam anlattınız bunları da ülkemizde durum ne olacak. İşte onu ben şu an pek bilemiyorum. Her gün bizi şaşırtmaya devam eden ekonomimizde seyir yapanlara Allah kolaylık versin demekten başka elimden bir şey gelmiyor. Önümüzde kocaman bekleyen bir yerel seçimler var. Burası Türkiye her an her şey olabilir.