SON DAKİKA

Yediklerimiz içtiklerimiz sahte mi?

Ülkemizde geçen gün Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından açıklanan ayıplı mallar listesi beni çok etkiledi. Gördüm ki hep mazlumun yediği içtiği biraz daha ucuz olan mallar ayıplı.

Tarım ve Orman Bakanlığı'nın açıkladığı liste benim gibi vatandaşları da ziyadesiyle endişelendirdi. Alkollü içeceklerden yağlara, baldan enerji içeceklerine kadar pek çok zararlı ürünün markasını açıklayan bakanlık, ürünlerin içindeki zarar verici etkenleri de belirtti. Kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşürecek şekilde bozulmuş, değiştirilmiş gıdaları üreten ve satan firmaların adı, ürün adı, markası, parti ve seri numarasını içeren bilgiler kamuoyunun bilgisine sunuldu. Bu listeyi İnternette bulabilirsiniz. Lütfen vakit ayırın ve inceleyin. Birçok hastalığa davetiye çıkaran etken madde bu gıdalarda bulunuyor.


Yayınlanan bu listede toplam 618 firmaya ait 1211 parti Ayıplı ürün bulunuyor. Ülkemizde yapılan bu konudaki en son çalışma 2012 yılında kamuoyuna sunulmuştu. O yıldan bu yıla artış olması çok düşündürücü. Aslında halkımızın daha bilinçlendiğini düşünüyordum. Ama kimse ürün üzerindeki küçük yazıları okumuyor. Ben dahil. Zaten okusak da bu çirkinliği yapanlar orada da yanlış yapabilirler.


Geçen gün, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile Tarım ve Orman Bakanlığı desteğiyle, Sürdürülebilirlik Akademisi ile Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası (TÜGİS) iş birliğinde Dünya Gıda Günü kapsamında düzenlenen 5. Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’nde bir konuşma yapan,  Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, "Sağlıksız ürünler ve bu tür yiyecek ve içeceğe olan alışkanlıklar, Yılda 2 trilyon dolara yaklaşan maliyetiyle hükümetlerin sağlığa ayırdıkları kaynak ve bütçelerinin üzerinde büyük bir yük oluşturuyor." dedi.


Bu yapılan hırsızlığın ve sahtekarlığın Sayın bakanın dediği gibi, ülke ekonomisine de çok fazla zararı oluyor. İnsan kendi ülkesindeki markalara güvenini yitiriyor. Gidiyor ithal ürünleri alıyor. Böylece de paramızı yurt dışına atmış oluyoruz. Güya 9 milyar dolarlık bir ihracat potansiyeli olan Türkiye, bunun ne kadarını gerçekleştiriyor belli değil. Çünkü bu tür istatistikler kamuoyu ile çok geç paylaşılıyor. Etrafımızda alıcı birçok ülke olmasına rağmen armudun sapı, üzümün çöpü deyip bizi üzüyorlar. Türkiye, Uluslararası gıda ve içecek profesyonelleri için önemli bir pazar olmaya devam ediyor.

  

Ülkemiz, 2018’in ilk yarısında %27’lik bir büyüme kaydederek tüm yıl boyunca toplam 8,8 milyar dolar değerinde gıda ve içecek ithalatı yaptı. Önemli bir bütçe bu. İşte böyle ayıplı mal ile halkı küstürmeden bu parayı minimuma indirecek üretimi yapar ve satarsak o zaman ekonomimizi de biraz bir az düzeltebiliriz.


Bir de genç işsizlere bir çare bulursak ekonomi o zaman çalışır hale gelecek. Sanayi ve Tarım olmazsa işsizlik sorunu yani sosyal sorun olacağını herkes biliyor. Bir an önce, güvenilir üretim yapan bir ülke olabilsek keşke. Çünkü çevremizde mal satabileceğimiz Pazar var. Bu şartları iyileştirip gelirimizi daha da artırabiliriz.  Güvenilir ürünlerle dünya pazarına çıkabilsek kendi halkımıza bu ayıplı gıdaları sahte ürünleri yedirip içirmesek inanın boşa giden iki milyar dolar tarıma hayvancılığa akar ve üretim yapan en azından kendi ürünleriyle kendine yeten bir ülke oluruz.


Yazı nereden nereye geldi. Kıssadan hisse bize ayıplı mal satanlar aslında Türk ekonomisine zarar verdiklerini bilsinler. Halkı eğitip bu tip harcamaları kısmalarını sağlayıp ve bu malları üretenleri böylece cezalandırmaları için bilinçlendirilmeleri için çaba harcamalıyız.