İstanbul'un sanat hayatı son derece hareketli bugünlerde. Tophane-i Amire'de Beymen'in 50. Yılı nedeniyle düzenlenen "Golden Opulence" , Zülfaris Sinagogu'ndaki "What is Gender" sergileri, "Marka 2023 Konferansı" ve AKM'deki "Yüzünde Yüzler" oyunu benin radarımdaydı geçen haftalarda.
Kurban bayramında önce İndiana Jones ve Kader Kadranı ile başlayan sinemalardaki yaz bereketi sonra Tom Cruise'ın artık klasikleşmiş Mission Impossible – Ölümcül Hesaplaşma Birinci Bölüm filmi ile devam etti.
Çocukken bayramlarda ilk gün akrabaları ziyaret eder büyüklerden bayram harçlıkları alır sonra da doğruca sinemanın yolunu tutardık.
İstanbul'da şimdi de 3.Uluslararası Distopya Film Festivali zamanı.
Kıymetli hocamız İlber Ortaylı ile yapılmış olan nehir söyleşi kitabın "Bir Ömür Nasıl Yaşanır"ı elimden düşürmeden okudum.
Canım İstanbul'da yine muhteşem bir sergi: Steve McCurry Retrospektifi.
Şair Kemal Burkay bir şiirinde " Belki şehre bir film gelir / Bir güzel orman olur yazılarda / İklim değişir, Akdeniz olur, gülümse " demiş.
Çocukluğumda "Müjdeler var, yurdumun toprağına taşına / Erdi Cumhuriyetim, elli şeref yaşına… diye başlayan marşı okur, boru-bando takımı ile gece fener alaylarına katılırdık.