Bu başlık biraz ilginizi çekmiş olabilir. Ve "ne alaka" da demiş olabilirsiniz. Ama size anlatacağım konu hem İngiltere'nin yönetim değişikliğini hem ekonomisini hem de yurdumuzdan meşhur Ankara anlaşmasıyla göçen Euro milyonerlerini içine alıyor.
Geçen gün çok sevdiğim bir arkadaşım bana geldi ve "para lazım mı?" dedi. Lazım olmaz mı? Tabii ki istedim. Ama meğerse durum öyle değilmiş. O bankadan kredi almış.
Bazen çalışan insanlar için 24 saat süre yetmiyor. Hayal edip bir zaman planlayıcısı almayı düşünmüşsünüzdür. Zaten akıllı telefonlar vs sizi uyarıyor ve planlamanızı yapabiliyor. Ama sizin gibi düşünemiyor.
Ben aslında biraz Pollyanna gibiyimdir. Kimsenin üzülmesini istemem. Neden böyle yetiştim bilmiyorum. Ama günümüzde insanlar artık ufak bir kıvılcım ile birbirine giriyor. Ben bu konuyu düşündüm, psikologlara da sordum.
Bugünlerde dünyanın kafası karışık. Hangi ülkeye baksanız farklı bir dert içinde. Öte yandan savaşlar devam ederken bazı ülkelerde hükümetler değişiyor. Saha radikal görüşler ve sertlikler ortaya çıkıyor. İtalyan Başbakanı seçilir seçilmez Fransızlara bindiriyor. Diğer taraftan İngiltere Avrupa Birliği'nden ayrılıyor ama ayrı bir birlik kurmaya çalışıyor.
Son yıllarda ekonomik durumun dünyada bu hale düşmesi sonucunda hayatımızda bazı ödeme konularında değişiklikler oldu. Artık bakkallardaki veresiye defterinin yerini bankaların kredi kartları almaya başladı. Kimse kimseden borç isteyemiyor.
Bulunduğumuz coğrafi konumumuz sayesinde Avrupa'daki bir çok sektörde krizi kara döndürebilecek güce sahibiz. Düşünsenize, Petrol burada, gaz burada, ucuz iş gücü burada, değerini yeni anladığımız doğal güzellikler burada ve en önemlisi su kaynakları da bu yörede.
Dünyanın Merkez Bankası Başkanları yeni bir yüksek enflasyon çağının başlamasından endişe ediyor.