SON DAKİKA

Yaşlı hakları - I

Onurlu yaşam her bireyin hakkıdır. İnsan hakları, eşitlik ve adalet ilkelerine sıkı sıkıya bağlı toplumlarda, doğumdan ölüme kadar insan onurunun korunması temel hedeflerin başında gelmektedir.

 Onurlu yaşamın beslendiği kaynaklar, güç aldığı dayanaklar, devredilemez ve vazgeçilemez haklar, kurumsallaşmış sorumluluklar ve gerçekçi yaptırımlar özenle tanımlanmalıdır. Çocuklar, kadınlar, engelliler ve yaşlılar toplumun incinebilir ana kümeleri içinde yer alır. İncinebilir kümedeki bu bireyler; temel yaşamsal fonksiyonlarını kendi kendi kendine yapamayabilirler.

Başkalarıyla sağlıklı ilişki kurmalarını engelleyen herhangi bir sebepleri bulunabilir. Her türlü saldırı, kötü davranış ve suiistimalden kendilerini koruyamayabilirler. Bu incinebilirliğin sonucu kırılganlık, hasar görme, korunmasızlık, örselenme ve savunmasızlıktır. İncinebilir bireyler toplumsal yaşamda, bireysel ve kurumsal ilişkilerde ilişkinin güçsüz tarafını oluşturmaktadırlar. Kendilerini ve haklarını yeterince koruyamamaktadırlar. Her türlü suiistimal, istismar, kötü davranışa yeterli direnci gösterememektedirler. 

Haklarına sahip çıkamamaktadırlar. İncinebilir bireyler aynı anda birkaç incinebilirliğin pençesinde olabilirler. Hem çocuk veya yaşlı, hem kadın hem gebe, hem yetersiz eğitim almış hem tutuklu, hem sağlıklı beslenme ve yaşama koşullarından uzak, hem zihinsel veya fiziksel engelli, hem bağımlı hem sokakta yaşayan hem de sağlıksız cinsel ilişki ortamında, hem sığınmacı hem de sokakta yaşamak zorunda kalabilirler. İncinebilirliği ikiye ayırmak mümkündür. Bireyin özel durumundan kaynaklanan sebepler ve kamudan kaynaklanan sebepler. Yaş, cinsiyet, etnik köken, bedensel ve düşünsel sağlık durumu bireyin bizzat kendinden kaynaklı sebeplerdir. Sosyal hukuk devletinde yaşamaması, eğitim, sağlık ve adalete eşit erişim hakkını kullanamaması, ülkesinden başka bir ülkede sığınmacı olması, cezaevinde olması gibi sebepler kamudan kaynaklanan sebepler olarak ifade edilebilir. Oysa güçlünün güçsüzü koruması, zarar görmesini engellemesi, haklarını kullanmasına olanak tanıması ve her alanda ve koşulda kollaması en kadim ahlaki ilkelerdendir. Bireysel ve kurumsal düzlemde ahlak ve etik duyarlılık geliştiren farkındalıkları artıran koşullar belirlenmelidir. Güçlünün güçsüzden beslendiği koşulları bertaraf edecek yaklaşımlar geliştirilmelidir. Bütün bu hususlar devletin pozitif yükümlülükleri kapsamındadır. Devlet incinebilir bu bireyleri fiziksel, psikolojik, ekonomik, sosyal suiistimallerden ve olumsuz koşullardan koruyacak, gerekli ve yeterli denetimleri gerçekleştirecek, caydırıcı yasal düzenlemeler ve yaptırımları anayasal pozitif yükümlülükleri kapsamında uygulamalıdır. Bütün Dünya’da nüfusun hızla artması, yaş almış ve yaşlı olarak tanımlanan kümenin toplam yüzde içindeki oranını artıran sebeplerden biridir. Sayısal ve oransal bu artış yaşlı haklarının daha incelikli ele alınması gerektiğini ortaya koymuştur. Ekonomi ve çalışma hayatı, sosyal güvenlik ve sağlık gibi alanlarda ülke politikaları oluşturulmaya başlamıştır. Toplumların insan hakları serüvenini gösteren spektrumda yaşlı hakları giderek belirginleşmektedir.

Bu alanda gerek ülkemizde gerek Dünya’da birçok bilimsel toplantılar, konferanslar, çalıştaylar yapılmıştır. Ancak, ne kapsamı ne içeriği ne de ölçütlerinde uzlaşılmış yaşlı haklarını ele alan yerel veya uluslararası yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Sayısı ve oranı her geçen yıl daha fazla artan, içinde bulunduğu koşulları incinebilirlik sebepleriyle birlikte daha derin duyumsayan, düşünsel ve ruhsal olarak yaralanabilen bu küme, uluslararası yasal bir ittifaktan mahrumdur. Kendilerini sıkılmış limon gibi hisseden bu küme; sabunluklar terimiyle aşağılanmış, emekli terimi ile ötelenmiş ve tüm bu kötü durumdan yasal haklarla kurtulma ümidinden dahi mahrum bırakılmıştır. Çocukları, kadınları, engellileri ve yaşlıları sözlerimizle ve davranışlarımızla incitmeyelim. İnsanca yaşama onuruna sahip bireyler olmaktaki kararlılığımızı ve gücümüzü, güçsüzlerin onurlu yaşama erişimine katkı sunarak gerçekleştirelim. Farkındalığı yüksek ve duyarlı bireyler olarak içinde bulunduğumuz sivil oluşumların dikkatini çekelim. 

Çocuk ve yaşlılar arasındaki ilişki ve iletişimi geliştirecek ekonomik, sosyal ve kültürel koşulların yerleşmesi için mücadele edelim. Güçlülerin güçsüzlerden beslenmesinin önündeki en büyük engel olalım. En büyük güç, ahlaki ve etik, sosyal ve yasal ilkelere sahip çıkanların gücüdür.