SON DAKİKA

Yanlış üstüne yanlış

Yaşadığımız deprem felaketinin etkisi devam ederken süreci yönetmekte yapılan hatalar aynı şekilde devam ettiriliyor.

Bir yanda mağdur depremzedeler, bir yanda olası İstanbul depreminin yaklaşmasından korktuğu için sürekli deprem oluyormuş düşüncesi ile korku yaşayan insanlar… İki taraf için de ne yeterli denetim yapılıyor ne de gerekli önlemler alınıyor. Hatta atılan bazı adımlar da ısrarla yanlış bir şekilde atılıyor. 

Vatandaşın en çok güvenmesi gereken ve şüphe duymadan yardım edebilmesi gereken bir kurum olan Kızılay ile ilgili ortaya atılan iddialar, çoğu kişinin kafasında soru işareti oluştururken çadır ve konserve satışına ilişkin Meclis’e verilen önerge reddedildi. Bir yanda ise bağışlanan kanların satıldığına dair iddialar konuşuluyor. Bu denli güven sarsıcı olaylar yaşanırken akla ve mantığa uygun bir şekilde halkın güvenini yeniden kazanacak adımlar atılmasını bir tarafa bırakın daha da güven zedeleyici adımlar atılması şüpheleri daha da büyütüyor. Kızılay Kan Hizmetleri Genel Müdürünün kan satışını destekleyici konuşmaları ise anlam verilebilir gibi değil. Vatandaşın bağışladığı ve ücretsiz bir şekilde yardım amaçlı kullanılması gereken kanların satışı nasıl savunulabilir? Satılacağının bilgisi kan bağışı yapılırken veriliyor mu? Verilmiyorsa bu bilginin aktarılarak seçimin vatandaşa bırakılması doğru olan değil mi?

Deprem bölgesinde ise OHAL kapsamında ormanlar, meralar ve tapuda tescil edilmemiş her yer inşaata açıldı. Bu adım atılırken bilim ne kadar dikkate alınıyor? Yıkım yaşanan bölgelerde deprem yönetmeliklerine uygun, sağlam yapılar yapılabilecekken ormanları feda etmemiz ne kadar gerekli? Elbette bazı bölgeler için böyle bir gereklilik doğmuş olabilir ancak böyle bir durum varsa bile belgelerle bunlar açıklanmalı ki zaten güveni sarsılan halkın aklında herhangi bir soru işareti kalmasın ve herkes kendisini güvende hissedebilsin.

Beklenen İstanbul depremi ile ilgili ise 1.5 milyon konutun taşınacağı iki rezerv alanı olduğu açıklaması yapıldı. Deprem artık her an beklenirken madem böyle bir plan vardı neden bugüne kadar beklendi? Böyle bir yenileme projesi ne kadar zaman alacak? Yenilenecek yapılar bu sefer düzgün bir şekilde denetlenecek mi? 

Yanlış adım üstüne yanlış adım atılarak ne halkın güveni kazanılabilir ne insanlar kendilerini güvende hissedebilir ne de yaşanacak felaketler önlenebilir. Yaşadığımız olumsuzluklardan ne zaman ders alacağız, ne zaman akla ve bilime uygun adımlar atmaya başlayacağız bilmiyorum ama umarım en kısa sürede başlarız yoksa bir dahaki felaketin dönüşü çok zor olacak.