SON DAKİKA

Vasconcelos'un Şeker Portakalı ve çocukluğumuz

Bu kitabı her elime aldığımda aklıma hep yaramazlık yaparken hayatını daha dolu yaşayan ancak sonraları yaşama sevinci ölen Zeze'nin üzüntü ve kaygıdan hasta oluşu gelir. Şeker Portakalı, Brezilyalı yazar José Mauro de Vasconcelos'un tüm dünyayı etkisi altına almayı başaran 1968 tarihli dram ve çocukluk romanıdır.

Kitap , Brezilya'nın Minas Gerais bölgesinde yaşayan fakir bir ailenin beş yaşındaki oğlu olan ve hayal gücü çok gelişmiş olan Zeze adlı bir çocuğun başından geçenleri konu edinir. Orijinal dili Portekizce olan eser, 16 dile çevrilmiştir. 

Yazar, kendi çocukluğundan izler taşıyan bu kitabını tam 12 günde yazdığını ifade etmiştir.

Vasconcelos, 26 Şubat 1920 de Rio de Janeiro yakınlarındaki Bangu kasabasında doğdu. Yarı Kızılderili yarı Portekizli, yoksul bir ailede doğan Vasconcelos iki ayrı kültürün de izlerini taşıdı. Oldukça yoksul olan ailesi, onu öğrenimini devam ettirmesi amacıyla Natal kasabasındaki amcasının yanına gönderdi. Orada 9 yaşındayken Potengi Irmağı’nda yüzmeyi öğrendi ve ileride bir gün yüzme şampiyonu olmanın hayallerini kurdu. Liseyi Natal’da bitirdikten sonra 2 yıl tıp öğrenimi gördüyse de öğrenimini yarıda bırakıp yeni hayaller peşinde Rio de Janeiro’ya gitti. Orada ilk işi boks antrenörlüğü oldu. Tarım işçiliğinin yanı sıra garsonluk ve balıkçılık da yapan yazar, yaşamı boyunca çeşitli işlerde çalıştı. Bu durum, O'na yazdığı roman ve hikâyeler için önemli kaynak sağlamıştır. Değişik ortamlarda, değişik koşullarda farklı insanlar tanıdı. İyi bir gözlemci ve usta olan bu yazarın elinde bütün bu yaşamlardan pek çok roman çıktı ortaya. Bunlar yazarın çok yönlü kişiliğinin ve içinde bulunduğu arayışın bir yansıması olarak değerlendirilebilir.

Genellikle kitaplarında, roman karakterlerinin yaşamlarındaki zorlu yaşam koşullarını, yoksulluğu ve şiddeti tüm çıplaklığıyla anlatır; ama özellikle Şeker Portakalı ile onun devamı olan Güneşi Uyandıralım ve Delifişek gibi bazı romanları tüm bunlarla birlikte duygusallık ve iyimserlik de içermektedir.  1968'de Şeker Portakalı ilk baskısından birkaç ay sonra 217 bin kopya sattı. 

Roman, 2012 yılında Brezilyalı yönetmen Marcos Bernstein tarafından sinemaya uyarlanmıştır.  Şeker Portakalı, Dünya edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir.

Daha fazla detaya inmeden zaman makinemi çalıştırıp 1968 yılına Brezilya’ya gidiyorum.

-Üstadım, kitabın tüm dünyada inanılmaz bir etki bıraktı seni kutlarım, kitabının en önemli kısımlarını özetleyerek Zeze’nin dönüşümü hakkında bize bilgi verebilir misin?

-Aslında kitabımın konusu, ailesinden şiddet gören çocuğun, ailesinden uzaklaşarak sevgi gördüğü başka birine korkarak yakınlaşması ve sonra ona alışıp onu babası olarak görmesidir. Kitabın ana fikri ise çocukların ilgiye ve şefkate ihtiyacı vardır, gereken sevgi ve ilgi gösterilmelidir. 

Kitabın en önemli kısmına gelecek olursak;

Babasından yediği dayakla hayattan kopan Zeze intihar etmeyi bile düşünmüştür ama Portuga, onu hayata tekrar bağlamıştır. Daha sonra olaylar gelişir ve Portuga, Zeze'yi evlatlık alma aşamasına gelir. Fakat bir gün Zeze ders sırasında tren Mangaratiba'nın Potuga'nın arabasına çarptığını öğrenir. Zeze izin almadan sınıfı terk ederek kaza alanına gider. Onların dostluğunu bilen biri Zeze'yi sakinleştirmeye çalışır.

*Portekizli'nin ölmesi Zeze'nin de çocukluğunun ölmesine neden olur. 

Sonrasında Totoca, Zeze'yi hasta halde bulur ve kötü haberi verir şeker portakalı fidanının olduğu yerden yol geçecektir ve Zeze'nin şeker portakalı kesilecektir. 

Zeze bu olaylardan sonra hasta olur. Bir süre yemekten kesilir, kötü hayaller görür, yataktan kalkamaz hale gelir. 

Mahalleliler ve okul arkadaşları ziyarete gelir ve onsuz mahallenin ne kadar sıkıcı olduğundan bahsederler.

*Sonunda, Zeze'nin bedeni iyileşse de kalbi bir daha iyileşmeyecektir.

-Üstadım, Zeze sen misin?

-Buna cevap vermek çok zor. Ancak bana çok benzediğini söyleyebilirim...

 -O halde, bu dünyada acı çeken, haksızlığa uğrayıp canı yanan insanlara ne söylemek istersin?

-Bu soruya bence,  Zeze ve Portuga cevap versin;

- Acılarım kaç gün sürecek Portuga? 

- 40 gün. 

- 40 gün sonra geçecek mi?

 - Hayır, alışacaksın...

-Peki, son tahlilde bütün Dünyaya ne söylemek istersin üstadım?

- Kimseden bir şey beklemiyorum. Böylece hayal kırıklığına da uğramamış oluyorum…