SON DAKİKA

Ulusal Ev İşçileri Birliği

Geçen gün dünyadaki ekonomi dergilerini gezinirken "Ulusal Ev İşçileri Birliği" Başkanı Jenn Stowe'un bir konuşmasına rast geldim. Dünyanın birçok ülkesinde başka ülkelerden gelen kişilerin ev işçisi olarak çalıştığını biliyoruz. Bizde de Filipinli, Özbekistan, Türkmenistan ve Gürcistan gibi ülkelerden gelen kişiler var. Meğerse bu sistem mensupları sadece ülkemizde değil dünyada çok büyük örgütlü bir grupmuş.

Büyük şehirlerde yaşıyorsanız mutlaka yakınlarınızdan ya da arkadaşlarınızdan birileri ya çocuk baktırmak, ya da ev işleri ve yaşlı bireylere destek olması için başka ülkelerden gelen kişilere iş vermiştir. Hoş Türkiye’de ekonomi böyle olunca bu çalışanların sayısında da oldukça bir düşüş yaşanıyor. Ama yine de var. Şimdi bana diyeceksiniz ki; “Bu konu yıllardır var, neden şimdi birçok yerde söz edilir oldu?” Bu ay başında G20 ülkeleri toplantısı vardı. Konuşulan konulardan biri de buydu. Ülkeler arasında önemli farklılıklarla birlikte, kadınlar küresel olarak bakım işine erkeklerden 3 kat daha fazla zaman harcıyor. Bu durum masaya yatırıldı. Örneğin, Hintli kadınlar bakım işlerine erkeklerden yaklaşık 8 kat daha fazla zaman ayırırken, Kanada'daki kadınlar yaklaşık 1,5 kat daha fazla zaman harcıyor. Bu cinsiyete dayalı sorumluluk dağılımı, işgücü piyasalarındaki başarısızlıklarda kendini gösteriyor. Kadınların eğitime erişimini engelleyen, bakım işlerinde az ücret ödeyenler aynı zamanda kadınların işgücüne katılmasını ve işgücünde kalmasını da engeller.

G20 ülke ekonomistleri, 2025 yılına kadar işgücü piyasalarındaki cinsiyet farklarını yüzde 25 oranında azaltma taahhüdünde bulunmuştur. G20 ülkelerine bakım izni hükümleri, işverenlere ve ailelere mali teşvikler, çocuk bakımı ve yaşlı bakım tesisleri gibi bakım altyapısı yatırımları, özel-kamu ortaklıklarından yararlanarak ve teşvikler dahil olmak üzere bakım ekonomileri oluşturmaya yatırım yapmaları için tavsiyeler sunmaktadır. Onlar bu tavsiyeleri düşünürken ülkemizde yıllardır Bakımevleri başarıyla çalışmalarına devam ediyor. Ama yine de devletimizin desteği bu alanda olmalı ve olacaktır da yaşlanan nüfus için bilhassa çok önemli. 

Kadınların Ekonomik Güçlenmesini Teşvik Etmek İçin Bakım Ekonomisi Yatırımlarından Yararlanma konusunda dış fonlar da devreye girmiş durumda. 

ILO tarafından 64 ülkede yapılan zaman kullanım anketi verilerine dayanan tahminler, her gün 16,4 milyar saatin ücretsiz bakım işlerine harcandığını gösteriyor.  2 milyar insanın ücretsiz olarak günde 8 saat çalışmasına eşdeğer. Bu bakım işi, saatlik asgari ücret bazında değerlendirilseydi, küresel GSYİH'nın % 9'u, yani 11 trilyon ABD dolarına tekabül ederdi. OECD   ayrıca, ücretsiz iş için harcanan zamanın değerinin, mevcut OECD ülkelerinde ortalama GSYİH'nın yaklaşık % 15'i (yenileme maliyeti yöntemi kullanıldığında) ve ücretsiz işlerde çalışanların fırsat maliyetleri olduğunda GSYİH'nın %27'sine kadar çıkacağını tahmin etmişti. Bu arada evde yapılan işler de hesaplanmış. OECD, “kadınların bu ekonomik değerin çoğunluğunu oluşturduğunu” bir kez daha belirtti.

Ekonomi “ücretsiz bakım emeği” ile ayakta duruyor. Hanedeki yetişkinlerin iş gücüne katılabilmeleri için hanelerin işlevlerini yerine getirmesini sağlayan bu bakım işidir. Kamu bakım hizmetleri mevcut olmadığında sübvanse edilen iştir. Ücretsiz bakım emeği, ülke ekonomilerine olduğu kadar bireysel ve toplumsal refaha da önemli katkı sağlamaktadır. Ücretsiz bakım işleri çoğunlukla görünmez, tanınmamış ve karar alma sürecinde hesaba katılmamış kişilerdir onlar.  Bu dengesizlik sadece kadınları ekonomik fırsatlardan mahrum etmekle kalmaz, aynı zamanda daha düşük üretkenlik ve vazgeçilen ekonomik büyüme şeklinde topluma da maliyetlidir. Aslında ülke olarak genç nüfus olmanın nimetlerinden yararlanıyoruz hala. 

Ücretsiz bakım işi aynı zamanda kadınların işgücü piyasalarına katılımının önünde ücret eşitliğini etkileyen önemli bir engel oluşturmaktadır. Kadınların bakım sorumlulukları nedeniyle yarı zamanlı çalışmaları daha olasıdır, bu nedenle daha az kazanırlar ve sonuç olarak daha az mali güvenceye sahiptirler. Yine de yapılan çalışmalarla hanımlarımızın evde kalarak değil ekonomiye katkı sağlıyarak yaşamaları gerektiğini ortaya koyuyor. Ne derseniz deyin bu bana çok korkutucu geliyor. Zorla kapitalist düzenin içine çekilmeye çalışılıyor gibi geliyor. Bunca yazdığım şey aslında hanımlarımızın evlerde ücretsiz yaptıkları bakım ve diğer işleri paraya çevirebilmeleri. Ama her şey de para değil demekten kendimi alamıyorum.