SON DAKİKA

Tutkuyla sevdiğim, yalnız ve güzel ülkem…

Huzursuzluk, acı, üzüntü ve maddi sıkıntılar içinde olan insanlarımız daha depremin yaralarını saramadan gözündeki yaş kurumadan, Cumhuriyet tarihinin belki de en önemli seçimine doğru adım adım yaklaşıyorlar.

Bir yandan deprem bölgesindeki 11 il ve 13,5 milyon insan hayata tekrar tutunmaya çalışırken, Marmara Bölgesi’ndeki 10 ilde yaklaşık 26,5 milyon kişi Marmara Denizi içerisinde kırılmasını beklediğimiz fayın kendilerini, nasıl etkileyeceğini, binalarının yıkılıp yıkılmayacağını bilmeden büyük bir kaygı içinde depremi beklemeye devam ediyorlar.

Nuri Bilge Ceylan’ın tabiriyle “Tutkuyla sevdiğim, yalnız ve güzel ülkem…” yine çok ağır bir yükün altında…

Vatandaşlarımızın seçimden beklentisi ise kendilerini bu parasızlıktan, fakirlikten kurtaracak olan adil bir düzenin kurulması ve zenginliğin tabana yayılmasıdır.

Şimdi içinizden bazıları, adil olmayan nedir diyebilir, anlatayım:

* İstanbul’da tarihin en önemli yıkım ve ölüm yapması beklenen, depremi beklenirken yıkılmak üzere olan eski tip riskli binalarda kötü koşullarda hayatını devam ettirmeye çalışan insanlar, binalarına deprem analizi yaptıracak parayı bulamazken biz bu insanlardan bankadan kredi çekip binalarını güçlendirecek parayı borçlanmalarını bekliyoruz. Oysa bu şekilde yapılabilseydi eğer, bu insanlar malzeme kalitesi düşük olan bu binalarda 24 yıldır oturmaya devam etmezlerdi. Ve İstanbul’un dönüşüm problemi çoktan bitmiş olurdu. Oysa şu an en son verilere göre 260 bin, yıkılma ihtimali olan binadan bahsediliyor bu rakam sadece İstanbul’da oysa yine bu depremden etkilenecek olan Kocaeli, Yalova, Bursa, Balıkesir, Tekirdağ, Çanakkale, Edirne gibi illerde bizi nasıl bir sonuç bekliyor doğrusu detaylı bir çalışma yapıldığını zannetmiyorum.

* İstanbul’da sadece Esenyurt’ta 3000’den fazla fabrika var örneğin. Bu fabrikaların çoğu eski tip binalardan oluşuyor. Bu binalarda her gün binlerce insan, hem gündüz hem de gece vardiyalı olarak çalışıyor, beklediğimiz depremde fabrika binaları nasıl bir performans gösterecek inanın bana bunu kimse bilmiyor. 

Fabrika sahipleri, “analiz yaparsak ve sonuç kötü çıkarsa ne yaparız” ya da “güçlendirme çıktı diyelim o zamanda üretime nasıl ara vereceğim güçlendirme için fabrikada işleri durduramam zarar ederim” diye düşünüyor.

* Ülkemizde çalışan insanların neredeyse %70’i asgari ücret alarak hayatlarını devam ettirirken , En son EYT ile birlikte toplamda 15,3 milyon kişiye ulaşacak emeklinin yaşadığı ülkemizde maalesef alınan emekli maaşları %90 asgari ücret seviyesindedir. Bu nedenle emekli olan bir vatandaşın başka bir iş yapmadan geçinmesi mümkün değildir.

* Atanamayan öğretmenler, devlette çalışan ve aynı işi yapan bir öğretmenin aldığı ücretin yarısına ücretli olarak yada özel okullarda öğretmenlik yapmaya devam ederken adaletten söz etmek sanırım mümkün değildir.

* Fakir olan ailelerin çocukları, sınırda askerlik yaparken ve şehit olurken parası olan ailelerin çocukları 104 bin TL ödeyip askerlik yapmıyorsa elbette ki adaletten söz edemeyiz.

Bu şekilde yüzlerce madde yazabilirim ancak canınızı sıkmak istemiyorum …

* Tüm bu olumsuzlukların asla düzelmeyeceğini düşünen ve ülkesinden adeta umudunu kesen, kafası çalışan, iyi eğitim almış lisan bilen, doktorlar, mühendisler, Almanya, İngiltere, Kanada ya da Amerika’ya gittiklerinde kimse onlara vatan haini demesin bence…

İşte bu seçim bundan çok önemlidir. İnsanların hayatlarına dokunacak, problemlerini çözecek, her daim umut olacak, üretimi destekleyecek, insanları ucuz iş gücü olarak kullanmayı düşünmeyen, her kesime eşit mesafeli bir siyaset anlayışı kazanmalı bence.

Çünkü insanlarımızın umuda ihtiyacı var… 

Vatandaşları kandıran çakallar asla affedilmemeli. Cezalar caydırıcı olmalıdır. Uyanık geçinip, siyaseti bir sörf tahtası gibi görüp, vatandaşların iyi niyetini rüzgâr olarak kullanan aşağılık insanlar, siyaset sahnesinde asla prim yapmamalıdır. 

İşte ancak o zaman, insanların bir şeylerin değişeceğine olan inancı yeşermeye başlar ve umut her yeri kapladığında baharın gelmesini hiç kimse engelleyemez…