SON DAKİKA

Tarım için acı bir gerçek, arı ölümleri

Her sabah kahvaltıda yediğimiz balın hikayesi çok enteresan. Balı üreten arıların dünya ekosistemi için ne kadar önemli olduğunu belki de hiç düşünmüyoruz. Yapılan istatistikler dünya çapında önlem alınması gerektiğini ortaya koyuyor.

Arılara tozlayıcılar da deniliyor ve küresel olarak, tozlayıcılar 1.200'den fazla mahsulün tozlaşmasından sorumludur. Önde gelen 115 gıda ürününün 87'si veya yaklaşık %75'i tozlayıcılara bağlıdır. Tozlayıcılar her yıl küresel ekonomiye 217 milyar dolardan fazla ve ABD ekonomisine 24 milyar dolardan fazla katkıda bulunuyor. Yonca ile beslenen ineklerden elde edilen süt ve sığır eti gibi bitkilerin dolaylı ürünlerini düşünürsek, Dünyadaki tozlayıcı hizmetlerinin değeri inanılmaz bir şekilde en az 50 milyar dolara çıkacaktır.

2023 yılı, küresel arı popülasyonlarında tarım sektörü için önemli ekonomik sonuçlara neden olan yıkıcı bir eğilime tanık oldu. Arılar, mahsullerin tozlaşmasında hayati bir rol oynar, gıda üretimine ve ekosistemlerin genel sağlığına katkıda bulunur. Bununla birlikte, arı popülasyonlarında devam eden düşüş hem çevre hem de ekonomi için geniş kapsamlı etkileri olan alarm zillerini yükseltti. Önümüzdeki günlerde Avrupa Parlamentosu da yeni bir yasayı oylamak için hazırlıklar yapıyor. 

Arı ölümlerinin ani etkilerinden biri, mahsul verimindeki düşüştür. Arılar, çok çeşitli meyveler, sebzeler, kabuklu yemişler ve yağlı tohumlar için temel tozlayıcılardır. Polenlerin erkek çiçeklerden dişi çiçeklere aktarılmasındaki hayati rolleri olmazsa, birçok mahsulün üremesi ve meyve vermesi ciddi şekilde engellenir. Tarımsal üretkenlik zarar görür, bu da daha düşük verime ve hasadın azalmasına yol açar. Mahsul üretimindeki bu düşüş, tüketiciler için fiyatların artmasına, gıda kıtlığına ve belirli bölgelerde potansiyel gıda güvensizliğine yol açar.

Arı ölümleriyle birlikte çiftçilerin, maliyetli ve doğal tozlaşmaya göre daha az etkili olabilen yapay tozlaşma yöntemlerine daha fazla güvenmeleri gerekebilir. Sonuç olarak, tarım sistemleri daha homojen hale gelir ve arazide daha az ürün çeşidi hakim olur. Bu çeşitlilik kaybı, mahsul verimini ve uzun vadeli tarımsal sürdürülebilirliği daha fazla etkileyerek zararlılara, hastalıklara ve iklimle ilgili risklere karşı savunmasızlığın artmasına neden olabilir.

Üretim maliyetleri üzerinde dalgalanma etkisi de yaratmaktadır. Doğal tozlayıcılar azaldıkça, çiftçiler arı kovanları kiralamak veya satın almak ya da bombus arıları gibi diğer tozlayıcıları kullanmak gibi alternatif tozlaşma yöntemlerine yatırım yapmak zorunda kalıyor. Bu ek önlemler, kovan kiralama ücretleri, nakliye masrafları ve bu tozlayıcıların yönetimi ve izlenmesi ile ilgili işçilik dahil olmak üzere ek maliyetlerle birlikte gelir. Bu tür artan üretim maliyetleri, çiftçilerin, özellikle de küçük ölçekli ve kaynakları kısıtlı olanların, karlılıklarını ve ekonomik uygulanabilirliklerini potansiyel olarak etkileyen bir yük oluşturmaktadır.

Arıların azalması sadece bitkisel üretimi etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda arıcılık sektörüne de büyük darbe vuruyor. Azalan bal verimi, arıcılar için azalan gelire neden olurken, ek tozlaşma hizmetlerine duyulan ihtiyaç bu kayıpları telafi etmek için yeterli olmayabilir. Ayrıca, arı popülasyonundaki azalma, arıcıların geçim kaynaklarını tehdit ederek iş kayıplarına ve gelir kaynağı olarak arıcılığa bel bağlayan kırsal topluluklarda daha fazla ekonomik baskıya yol açmaktadır.

Arılar, biyoçeşitliliği sağlayan ve doğal yaşam alanlarını destekleyen yabani çiçekler ve diğer bitkiler için kilit tozlayıcılardır. Arıların kaybı bu hassas ekosistemleri bozarak potansiyel olarak daha fazla çevresel bozulmaya, vahşi yaşam popülasyonlarında azalmaya ve böcekler tarafından sağlanan ekosistem hizmetlerinde dengesizliklere yol açar. Bu tür çevresel bozulmalar, gezegenimizin genel sağlığı ve dayanıklılığı üzerinde geniş kapsamlı sonuçlara sahip olabilir.

2023'teki arı ölümlerinin ekonomik sonuçları açıktır ve politika yapıcılar, çiftçiler ve daha geniş halktan acil ilgi gerektirmektedir. Arı popülasyonlarını korumak, yalnızca tarımsal üretkenliği ve gıda güvenliğini korumak için değil, aynı zamanda ekolojik denge ve biyoçeşitliliği korumak için de hayati önem taşıyor. Sürdürülebilir tarım uygulamalarının hayata geçirilmesi, pestisit kullanımının azaltılması, doğal yaşam alanlarının korunması ve arı dostu politikaların teşvik edilmesi, arı ölümlerinin ekonomik ve çevresel etkilerinin azaltılmasına yönelik çok önemli adımlardır. Kolektif çabalarla, bir gelecek için çalışabiliriz. Anadolu’da bir söz vardır “Ağzınızın tadı bal gibi olsun.” Aman bu tat bozulmasın.