SON DAKİKA

Soğuk rüzgar

Ne yazık ki istemeden yazmak durumu olur ya bazen bazı istemediğin konularda. Ama yazmak da gerekir. İşte öyle birx yazı bu hafta konusu ne yazık ki ülkemizin dört bir yanında esen sert savaşa rüzgarları.

İnsanlığın çaresiz kaldığı , yaşamları her anlamda olumsuz etkileyen , ekonomi adı altında ki tüm olumsuzluklar ve yansımaları bu hafta istenilmese de yasadığımız anların bir özetini paylaşmak istiyorum.

Savaş ekonomisi dediğimizde bir ülkenin savaş durumu veya çatışma ortamı sırasında ekonomik kaynaklarını nasıl yönettiğini ve organize ettiğini ifade ettiğimi söylemek mümkün kısaca.

Bu tür bir ekonomi, genellikle askeri harcamaların artırılması, üretimin savaş malzemelerine kaydırılması ve sivil ekonominin askeri ihtiyaçlar doğrultusunda şekillendirilmesi gibi unsurları içermekte aslında.

Savaş ekonomisinin global dünyaya ve insanlığa etkilerine baktığınızda ise çok boyutlu olduğunu söyleyebiliriz.

Savaş ekonomisi, kaynakların askeri harcamalara kaydırılmasıyla sivil sektörün zarar görmesine neden olabiliyor.

Bu durum, sağlık, eğitim ve altyapı gibi temel hizmetlerin finansmanında azalmaya yol açabilmekte ne yazık ki.

İşsizlik ve yoksulluk ise savaş sonrası veya savaş sırasında işsizlik oranları artabilen ana olumsuzluklardan birkaç başlık aslında…

Sivil sektörün daralması, insanların geçim kaynaklarını kaybetmesine neden olabilmekte.

Savaş zamanlarında mal ve hizmetlerin fiyatları genellikle artmakta.

Bunun sonucunda enflasyon oranları yükselmesi ile beraber bu da ekonomik istikrarsızlığa yol açabiliyor.

Sosyal etkilerine baktığımızda ise ana başlığa toplumsal bölünme çıkıyor ilk etapta karşımıza.

Savaş ekonomisi, toplumda kutuplaşma ve bölünmelere yol açabilmekte.

Ayrıca farklı gruplar arasında da kaynaklara erişim konusunda rekabet artabiliyor.

Göç ve mültecilik savaşları, insanların yerini değiştirmesine ve mülteci krizlerine neden olabilir.

Bu durum, hem ev sahibi ülkeler hem de göç eden bireyler için sosyal ve ekonomik zorluklar yaratabilir fazlasıyla...

Küresel etkileri ise bir diğer olumsuzlukları baktığımızda…

Uluslararası İlişkiler de elbette ki savaş ekonomisin de ülkeler arasındaki ilişkileri etkileyebilmekte...

Silah ticareti, askeri ittifaklar ve diplomatik gerginlikler gibi faktörler, uluslararası politikayı şekillendirebilir. Bu durum da küresel güvenlik başlığına götürüyor bizleri...

Savaşlar, uluslararası güvenlik ortamını tehdit edebilir. Terörizm, istikrarsızlık ve çatışmalar, küresel güvenlik dinamiklerini zorlayabilir.

Ve elbette ki çevresel etkileri…

Kaynakların tahrip olması savaşlar, doğal kaynakların tahrip olmasına ve çevresel felaketlere yol açabiliyor.

Bu durum, ekosistemlerin bozulmasına ve gelecekteki nesiller için sürdürülebilir kaynakların azalmasına neden olabiliyor.

Çevresel etkinlikte bir diğer konu da hava ve su kirliliği…

Askeri faaliyetler, hava ve su kirliliğine yol açabilir.

Bu da hem insan sağlığını hem de çevreyi olumsuz etkileyebilir.

Sonuç dersek:

Savaş ekonomisi, kısa vadede bazı ekonomik fırsatlar sunabilirken, uzun vadede toplumsal, ekonomik ve çevresel sorunlara yol açabilir.

Bu durum, sadece savaşan ülkelerle sınırlı kalmayıp, global ölçekte insanlık üzerinde derin etkiler yaratabilmekte...

Savaşların önlenmesi ve barışın sağlanması, bu olumsuz etkilerin azaltılmasında kritik bir rol oynamakta şüphesiz ki...

Tüm olumsuzlukları bir kenara bırakma isteğinde tek yürek insanoğlu...

Savaşın dert rüzgarından güneşli günlere geçebilmekte elbette ki en büyük ortak dilek...

Öyle değil mi???