İşte bu unutulmaz şiirdeki gibi her Nisan ayında İstanbul Film Festivali düzenlenir ve bu şahane festival sayesinde şehre yüzlerce yeni film gelir. O filmler sayesinde iklimimiz değişir. 

İstanbul Film Festivali 42 yaşında

İKSV’nin düzenlediği İstanbul Film festivali bu yıl 42. yılını kutladı. Ne mutlu bize bu festival yıllarca yaşadı (ve yaşayacak) ve bir çok kişinin hayatını dönüşüme uğrattı/uğratacak. Bizler festivalle büyüdük ve hayata bakış açımızı şekillendirirken birçok filmden ilham aldık. Festivalde bu yıl da dünya sinemasının en yeni örnekleri, kült yapıtlar, duayenlerin ve genç yönetmenlerin filmlerinin de aralarında bulunduğu zengin bir programla sinemaseverler bir araya geldi.

Onur ödülleri

Festival tarafından sinemaya emek verenlere sunulan Sinema Onur Ödüllerini değerli oyuncular Nevra Serezli ve Kayhan Yıldızoğlu’na takdim edildi. Festivalin açılış filmi (şahsen çok da beğenmediğim ama sinema dünyası için kıymetli) bir filmle yapıldı: “Hırçın.” Ergen bir genç kızın hikayesi Sundance Film Festivali’nde büyük jüri ödülüne layık görülmüş. 

Cumhuriyetimizin 100. yılı

Açıkçası Cumhuriyetimizin 100. yılını kutladığımız bu yıl, festivalin açılış filmin Cumhuriyet ile bağlantılı olmasını tercih ederdim. Mesela Lütfi Akad’ın çektiği “Vurun Kahpeye.” Yine festival boyunca Cumhuriyetimizin 100. yılı ile ilgili herhangi bir etkinlik/film olmaması da benim için hayal kırıklığı yarattı. İstanbul Film Festivali’nde aynı hayal kırıklığını sinemamızın 100. yılının kutlandığı sene de yaşamıştım. Türk Sineması’nın geçmişine dair özel tek bir film ya da bölüm yoktu. Tabii bunlar benim beklentilerim. Ve bence olması gerekenler. Eğer, Türk Sinemasın’nın geçmişine bu festivaller sahip çıkmazsa ve yeni nesiller ile buluşturmazsa bunu kim yapacak? 

İstanbul Film Festivali hiç kuşku yok ki sinema dünyasında çok önemli bir misyona sahip. Dünyanın en önemli festivalleri Türk Sineması’nın en yeni filmlerini bu festivalde izleyip, seçiyor ve yurt dışına açılmasını sağlıyor. Bu nedenle festivali her anlamda desteklememiz gerekiyor. Zaten gençler sinema salonlarını doldurarak bunu fazlasıyla gösteriyor. 

Günümüz koşullarını düşünürsek her yıl zengin bir sinema programıyla bizlere şenlik yaşatan İstanbul Film Festivali’nin direktörü sevgili Kerem Ayan’a ve tüm İKSV çalışanlarına teşekkür ederim. Önümüzdeki festivali şimdiden heyecanla bekliyorum.