SON DAKİKA

Savaş ekonomisi

Savaş ekonomisinin açılımına baktığımızda bir devletin ekonomisini içinde bulunduğu savaş döneminde canlı tutmak adına aldığı, alacağı olası tedbirlerin birleşimi diyebiliriz.

Philippe Le Billon bu terimi “vahşetin kontrol altında tutulabilmesi amacıyla kaynakların üretim, aktarım ve paylaşımın düzenlenmesi” olarak tanımlıyor.

Günlerdir hemen yanı başımızda esen savaş rüzgarları sert esmeye devam etmekle beraber, acı ile izlediğiniz bir savaşın tüm korkunçluğu var gözler önünde. 

Masum insanların hayatlarını kaybettiklerine, acılara, yarım kalmış yaşamlara tanıklık ediyoruz.

“Coğrafya kaderdir” kelimesini sorguluyoruz. Hırsların, güçlerin savaşındaki yok oluşları görmek çok ağır ise çok ayrı bir acı.

Bir yandan dünya rutin döngüsünde.

Ülkemizin hemen yanı başında ki bu savaşın Türkiye’ye küresel ekonomiye olumsuzlukları şu an akıllarda olan en büyük soru.

1.5 senedir kuzeyde devam eden Rusya-Ukrayna savaşının olumsuzlukları ile uğraşılarken güneyimizdeki İsrail-Filistin arasında ki bu savaş ile beraber olumsuzlukların yansımaları fazlasıyla endişeli.

Her iki ülkede bölgenin güç dinamiğinin dengelerini oluşturması açısından da Türkiye açısından ayrıca önemli.

Bu savaşın başta Türkiye olmak üzere küresel ekonomide ki olumsuzluklarını ilerleyen zamanlarda etkilerin yerleşmesi ile beraber daha fazla görebilmek mümkün olabilecek ne yazık ki asıl endişeli durum işte tam olarak bu.

Piyasalar da elbette en önemlilerinden biri savunma sanayi şirket hisselerinin değer artışı kuşkusuz beklenen bir durum.

Bölgenin dünya petrol ihracatçılarının da bölgesi olması, İran’ın ve Amerika’nın tetikte beklemesi, küresel para kaynaklarının değer kaybetmesiyle güvenli para kaynaklarının kullanımıyla değer artışı piyasaları aslında hazır olabilecek durumda iken birden duraklamasına yöneltmesi…

Küresel yavaşlamanın petrol fiyatlarının yüksek seviyede kalıcı olmamasıyla beraber Türkiye açısından da bu durumun olumlu olabilmesi garip bir şans aslında.

Bununla beraber bir diğer sorun bölgedeki savaşın devamlılığı ile beraber oluşacak göç ve göçün rotasının Türkiye vs çevre ülkeler oluşu ve elbette bu durumun da oluşturacağı olumsuzluklar…

Kış mevsimi yaklaşmasıyla fiyatların artacak doğalgaz ve gaz sevkiyatıyla beraber olumsuzlukları da düşündürecek durumda.

Göç ile beraber işsizlikten konut, kira artışına kadar birçok olumsuzluklar yaratabilen bir sebep zincirleri uzayarak bu dönemde ülkelerin önündeki en büyük endişe en çok da Türkiye’nin…

Türkiye İsrail arasındaki ekonomik diyaloğa baktığımızda İsrail aslında önemli ticari ortaklardan biri.

2023’ün ilk 8 Ayında Türkiye’den İsrail’e yapılan ihracat 3.830 milyon dolarken aynı dönemlerde Filistin’e ihracatı 83 milyon dolar.

Yani her iki ülke ile de ihracatta iyi bir süreçse olduğunu söylenebilir Türkiye için...

Türkiye’nin Ukrayna Rusya savaşındaki arabuluculuk çalışmalarını İsrail-Filistin için de yapabilecek durumu bilinmekle beraber olası kara harekatının başlamasının bölgede an meselesi olması, Biden’ın bölgeyi ziyareti ile daha da kuvvetli ihtimaller arasında aslında.

Amerika ve İran’ın da tetikte olduğu bu süreçte insanlığın elbette ciddi yaralar alması fazlasıyla ağır hesapları da ardından getirecek boyutta.

Çatışmanın yayılması endişesi ise geçen gün artıyor bölgede…

Dünyanın gözü kulağı şu an bölgedeki hareketlilikte...

Savaşın küresel dengeleri değiştirmeye devam etmesi ne derece etkilediği ilerleyen günler de fazlasıyla konuşulacak konuların başında geliyor.

Her şeyin ötesinde bir an önce savaşın bitmesi en önemli istek, Dünya olarak gözlerimizin önündeki bu katliamın sona ermesi için geçtiğimiz gün Cumhurbaşkanı Erdoğan tüm insanlığı harekete geçmeye davet etti.

Görünen, olması gereken en önemli arabuluculuk adımın da Türkiye’den, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başlatması da en kuvvetli istenilen ihtimal…

Haftaya Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağız ulusça ve bu süreçte yaşanılan bu soykırımın, katliamın, savaşın bir an önce bitmesi en büyük dilek hepimiz için…