SON DAKİKA

Sağlık hizmetinde idarenin kusur sorumluluğu

Dünya Sağlık Örgütü; bireyin hastalık veya sakatlığının olmamasını, beden, ruh ve sosyal iyilik halinde olmasını sağlık olarak tanımlanmaktadır. Dünya devletlerinin temel hedefi, ekonomik kalkınma ve toplumsal barışın temel unsuru olan bireyin sürdürülebilir sağlığının sağlanmasıdır.

İdareye sorumluluk ve yükümlülük yükleyen sağlık hizmeti, devletin temel kamu hizmetlerinin başında gelmektedir. İdarenin “hukuka aykırı” bir eylem veya işlemi nedeniyle ortaya çıkan zararın tazmini kusur sorumluluğu, idarenin “hukuka uygun” eylem ve işlemleri nedeniyle ortaya çıkan zararın tazmini kusursuz sorumluluk esaslarına göre yapılmaktadır. 21’nci yüzyıl sosyal, bilimsel, ekonomik kültürel gelişim dönüşümlere sebep olmuş, sosyal hukuk devleti anlayışının güçlenmesiyle birlikte bireyin devletten beklentileri artmıştır. Bireyin zararının oluşmasında idarenin kusurunun aranması anlayışı yetersiz kalmış, idari faaliyet ile zarar arasında nedensellik bağının varlığı halinde oluşan zararın giderilmesi gerektiği anlayışı gelişmiştir. Yani idarenin hiçbir kusuru olmasa bile oluşan zarar ile idarenin eylemleri arasında nedensellik bağı kurulabiliyorsa idare maddi ve manevi zararları giderecektir. İdare kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.

Sağlık hizmeti sunumu veya tıbbi müdahale sırasında bireyin ölmesi, vücut tamlığının bozulması, iş gücü kaybı gibi zararlar maddi zararlardır. Kişilik değerleri ve şahıs varlığında ortaya çıkan zararlar, elem ve acılar manevi zarardır. İdare ya sağlık hizmetinin sunumu nedeniyle ya da tıbbi müdahale sonrasında oluşan maddi ve manevi zararları tazminle yükümlüdür. 

Sağlık hizmetinin kötü işlemesinden, geç işlemesinden ve hiç işlememesinden yani sağlık hizmetinin sunumunda ortaya çıkan bozukluk, aksaklık veya boşluktan idare sorumludur. Ancak idarenin eylem ve işlemi zarar doğurmaya uygun olduğu halde, idarenin iradesi dışında gelişen, öngörülemeyen ve her türlü dikkat ve özenle dahi önlenemeyen sebeplerle irade dışı ortaya çıkan bir nedenle illiyet bağı etkileniyorsa idarenin sorumluluğu kısmen ya da tamamen ortadan kalkar. Mücbir sebep; mutlak, kaçınılmaz ve dışsal bir nedenle idarenin edimini yerine getirememesi halidir ve idarenin bir zararı tazmin yükümlülüğünü tamamen veya kısmen ortadan kaldırır. 

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu mücbir sebebi; “kökeni, doğal, sosyal ve hukuki olması itibariyle failin dışında kalan, fail tarafından önlenme olanağı bulunmayan, önceden takdir ve tahmin edilemeyen olaylar” olarak tanımlamaktadır. Deprem Haritası incelendiğinde; ülkemizin %92’sinin deprem bölgesinde yer aldığı, Nüfusumuzun %95’inin deprem bölgelerinde yaşadığı, Sanayimizin %98’inin barajlarımızın %93’ünün deprem bölgelerinde olduğu, son 25 yıldır her yıl 6’dan büyük sarsıntının her 5 yılda bir 7’den büyük deprem yaşadığımızı açık kaynaklarda yer alan istatistiki veriler üzerinden biliyoruz. Devletin elinde her türlü maddi güç, teknolojik olanak, yetişmiş uzman personel, bilgi ve istatistiki veri bulunduğunu da biliyoruz. 

Deprem Mücbir Sebep Midir? sorusu “Deprem öngörülebilen ama önlenemeyen bir durumdur” diye yanıtlanabilir. Depremin olası zarar verici sonuçlarına yönelik hukuki, teknik ve mali önlemler alındığında, merkezi idare ve yerel yönetimler idari hizmetin yürütülmesi sürecinde etkin ve etkili gözetim ve denetim yükümlülüğünü yerine getirdiğinde zararın en aza indirilmesi sağlanabilecektir. Deprem kuşağında yer alan bir bölgede yürütülen idari hizmetlerde idarenin depreme hazırlıklı olması gerekli olup, zararı en aza indirecek çalışmaları, araştırmaları, düzenlemeleri ve denetimleri yapmadığı takdirde mücbir sebep tanımının arkasına sığınması, mücbir sebebi bahane olarak gündeme getirmesi, sorumluluktan mücbir sebebi ileri sürerek kurtulmaya çalışması hukuk devleti, sosyal devlet ve büyük devlet anlayışıyla bağdaşmaz.