Uzmanlar; doğal felaketler, sosyal ve ekonomik sorunlar, savaş, terör bedensel sorunlar, aile, eğitim ve iş hayatında karşılaşılan fiziksel ve ruhsal şiddet, aile hayatının dağılması, işsizlik, gibi ruhsal sağlığı doğrudan etkileyen risk unsurlarıyla ruhsal bağışıklığımızı geliştirerek baş edebilmemizin kolaylaşabileceğini ifade ediyorlar.  Bu yönde de birçok önerilerde bulunuyorlar. 

Ruh ve beden bağışıklığının korunmasının temel unsurunun yeterli ve kaliteli bir uykudan geçiyor. 

Bireyin mizacından kaynaklanan ruhsal bağışıklığı sağlayan özsaygı, özgüven, özyeterlilik, parlak zeka ve sosyal beceriler gibi unsurların geliştirilmesi gerekiyor. Bireyin eğitim ve meslek hayatını hedefler koyarak oluşturması, sivil toplum kuruluşlarına katılması, mizacına ve hedeflerine uygun, sosyal yaşamını geliştiren hobiler ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmesi, düzenli spor aktiviteleri ve hobilerine zaman ayırmak ve zararlı maddelerden uzak durmak gibi planlamalarla ruhsal bağışıklığını güçlendirmesi uzman önerileri arasındadır. 

Bireyin ailesinden ve yakın sosyal çevresinden kaynaklanan ruhsal bağışıklığı sağlayan kaliteli ve etkin iletişim ve yeterli ve gerekli sosyo ekonomik koşulların da iyileştirilmesi gerekiyor. Ailenin birlikte kaliteli zaman geçirmesini sağlayacak, iletişim ve etkileşimi güçlendirecek ortak ilgi alanları oluşturulması, ailenin kendi iç sorunları ve aileyi etkileyen sosyal ve ekonomik sorunların aile içinde ele alınacağı sohbet ortamlarının süresinin ve kalitesinin artırılması, ailenin her bireyinin aile birliğini güçlendirerek devam ettirecek öneriler geliştirebileceği huzur ve güven ortamının geliştirilmesi de uzman önerileri arasındadır.

Son olarak da sosyal yaşamdan kaynaklanan ruhsal bağışıklığı sağlayan destekleyici, geliştirici sosyal çevre, eğitici, öğretici ve yönlendirici eğitim çevresinin oluşturulması gerekiyor. Eğitim, sağlık ve iş dünyasına büyük sorumluluklar düşmektedir. Bireyin tam iyilik hali yani güçlendirilmiş ruhsal bağışıklık bütün sektörleri ilgilendiren sorumlulukları içermektedir. Sektörler arasında sosyal ve kültürel ilişkileri güçlendirecek, ortak değerler farkındalığı oluşturacak iş birlikleri ve sürdürülebilir müdahalelerin geliştirilmesi politikalarına duyulan ihtiyaç karşımıza çıkmaktadır. 

Bireyden, aileden ve sosyal çevreden kaynaklanan ve ruhsal bağışıklık kazandıran koruyucu faktörleri oluşturmak, geliştirmek, vatandaşın iyi halini korumak, ruhsal sorunlara yol açması olası risk faktörlerini ortadan kaldırmak devletin anayasal yükümlülüğü olarak karşımıza çıkmaktadır. 

Dünya Sağlık Örgütü (WHO); Ruh Sağlığını Güçlendirme: Kavramlar, Kanıtlar, Uygulamalar Rapor özetinde, ruh sağlığını güçlendiren önemli kavramlar ve kavramların çerçevelerin oluşturulması, yeni ortaya çıkan bulgular ve yerel kanıtların toplanması, bilimsel toplulukların harekete geçirilmesi ve uluslararası iş birliklerinin sağlanması için gerekli kanıt ve uygulamaların geliştirilmesini sağlamak için oluşturulmuştur. 

Devlet bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik halini vatandaşına sağlamakla yükümlüdür. Bireyin kendi yeteneklerinin farkına vardığı, yaşamın normal gerginlikleriyle başa çıkabildiği, üretken ve verimli bir şekilde çalışabildiği ve içinde yaşadığı topluma katkıda bulunabildiği tam bir iyilik halini sağlamak zorundadır. Devlet, vatandaşın ruh sağlığının güçlendirilmesi için politik, ekonomik, sosyal ve kültürel haklara saygılı olmak ve bunları koruyan bir ortamı oluşturmak zorundadır. Bireyin bu hakları vazgeçilemez, devletin bu görevleri göz ardı edilemez niteliktedir. Devlet; bireyin tam iyilik halini gerçekleştirecek, halk ve toplum sağlığını koruyacak politikalar belirlemeli ve stratejiler üretmelidir. Sektörler arası iş birliğini geliştirecek projeler ve uluslararası iş birliklerini artıracak diplomatik ve eylemsel girişimlerle sorumluluklarını yerine getirmelidir.

“Ruhsal Bağışıklık” ve “Tam İyilik Hali” herkesin meselesi olup, ruh sağlığının güçlendirilmesi, ayrılmaz “Halk Sağlığı” parçasıdır.