SON DAKİKA

Orta Vadeli Program ne getiriyor?

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın sunumu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşması ile 2024-2026 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program bu hafta kamuoyu ile paylaşıldı.

Küresel, bölgesel ve ulusal ekonomideki gelişmelere göre belirlenen makroekonomik hedefler çerçevesinde ekonomik ve sosyal alanlarda izlenecek politikaları içerecek hedefler şeklinde ele alınmış program, Türkiye’nin ekonomiye yönelik önümüzdeki 3 yılına yön verecek.

İçeriğine bakıldığında yeni rasyonel ekonomik politikalara uygun bir program hazırlanmış. Programda hedefler, iç ve dış ekonomik ve politik gelişmelere paralel olarak belirsizlikleri azaltacak şekilde temel başlıklar üzerine kurgulanmış. Başlıklarda öne çıkan konulara bakıldığında depremin yaralarının sarılması, makro istikrarın sağlanması, enflasyonun tek haneli sayıya indirilmesi, büyüme ve istihdamın sürdürülmesi ve sosyal adaletin sağlanması ele alınmış.

Depremin bütçeye maliyeti yaklaşık 104 milyar dolar, yani 2,8 trilyon TL olduğu göz önüne alınırsa ekonomi programında yer alması yerinde. Bu yükün büyüklüğünü anlamak için milli gelir ile kıyasına bakmak gerekir. Bu da yaklaşık % 10’a tekabül ediyor. Bu kadar büyük bir maliyet, politika yürütücülerinin tedbir almasını gerekli kılıyor.

Programda depreme yönelik tedbirler dışındaki bütün kalemler, sıkı bir mali disiplin hedeflemesiyle ele alınarak özellikle para politikalarına ve yapısal dönüşümlere ağırlık verilerek hazırlanmış.

Programda öne çıkan en önemli konu ise enflasyon. Mevcut durumda %63’lerde olan enflasyonun 2024’te %33’e, 2025’te %15’e ve 2026’da %8,5’a düşürülmesi planlanıyor. Bu konuda para politikalarına yönelik adımlarda Merkez Bankasının bağımsız yönüne dikkat edileceği ve hükümetin üstüne düşeni yapacağı ifadesi önemli bir adım olarak öne çıkıyor.

Programda önceki programlardan farklı olarak ilk defa eklenen başlık, yapısal reformlara yönelik atılacak adımlar. Buna yönelik öncelikli başlıklar hazırlanmış. Bu başlıklarda öne çıkan iki önemli konu; büyüme ve ticaret. Ayrıca İstihdam, fiyat ve finansal istikrarın sağlanması ve ek olarak afet yönetimi ile kamu maliyesi diğer başlıklar.                         

Programa göre büyümenin devamı için ticarette ve sanayide dönüşüm ve lojistiğin sağlanmasına yönelik destekleyici adımlar atılacak. Buna yönelik 2024’te %4, 2025’te %4,5 ve 2026’da ise %5 büyüme ve 300 Milyar Doların üzeri İhracat hedefi belirlenmiş.

Ayrıca “insan” öncelikli olarak istihdam ve beşeri sermayeye yönelik, özel sektörün de dâhil olacağı meslek eğitimleri, staj gibi programlar hazırlanacak. Özellikle gençlerin ve kadınların nitelikli ve iş güvenceli eğitimlerine önem verilecek. İstihdamın artırılmasına yönelik hedeflerde ise 2024’te işsizlik oranı %10,3, 2025’te %9,9 ve 2026’da ise %9,3’e düşürülmesi planlanmış.

Fiyat ve finansal istikrarın sağlanmasında ise parasal politikalara öncelik verilecek ve bunun yanında finans merkezlerinin geliştirilmesine önem verilecek. Ayrıca emeklilik sistemlerinde yenilikler getirilmesi planlanacak. Kamu maliyesinde ise tasarruflara gidilecek ve kaynakların daha verimli kullanılmasına yönelik adımlar atılarak israfın önlenmesi sağlanacak. Bunun yanında sosyal yardımlarda iyileştirmelere gidilerek sosyal devlet anlayışına uygun adımlar atılacak. Bu çerçevede dar gelirlilere konut projesi, yeni evlenenlere kredi gibi destekler sağlanacak. Bunun yanı sıra ülkemizin deprem ve afet bölgesi olma gerçeği göz önüne alınarak bir afet yönetimi planlanmış. Buna yönelik tedbirler ve yeniliklere öncelik verilecek. Bunların dışında Yeşil ve dijital dönüşüm programlarının geliştirilmesine yönelik teşviklere önem verilmesi de programda yer alıyor.

Programda üretime dayalı bir kalkınma hedeflenmiş. Ayrıca enflasyonu öncelemesi, üretim ve ihracat odaklı büyümeyi amaçlaması oldukça önemli. Burada öne çıkacak en önemli şey, mali disiplin olacak.

Olağandışı giderler dışında, Ortodoks politikalardan taviz vermeden, kamu ve özel sektör işbirliğinde atılacak adımlar, programın başarısı için önem arz etmektedir. Mali disiplinden sapmadan, kurumsal işbirliği içerisinde ve atılacak adımlarda rasyonel yaklaşımlarla hareket edilmesi durumunda, programın hedefine ulaşmaması için bir neden görünmüyor.