Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre geçen yıl eylül ayı ile karşılaştırıldığında Güneydoğu Anadolu’da yüzde 87, Ege Bölgesinde ise yüzde 82.3 yağış azalması meydana geldi. Kasım ayı içinse beklentiler pek ümit verici değil. Dolayısıyla üreticiler endişelenmeye başladı. 

Sorunun ana kaynağı küresel ısınma dolayısıyla dünyanın çoğu bölgesinde kuraklık yaşanıyor ancak Türkiye’nin verimli toprakları sulama yapılarak değerlendirilebilir. Dünyada gıda fiyatları artarken ve iklim krizi sebebiyle artmaya devam edecekken kendi topraklarımızın değerinin anlaşılması gerekiyor ki buna göre projeler hayata geçirilsin. Aksi halde dünyada ve özellikle ülkemizde artan enflasyon insanların zor günler geçirmesine sebep olurken ithal ürünlere bağımlı olmamızın sonucu ekonomik açıdan da korkutucu olacak.

Edirne’de 2021 yılında yapımına başlanan Meriç Edirne Sulaması İnşaatı Projesi ile Edirne Ovasındaki 78 bin dekar alanın modern sulamaya açılacağı açıklanmıştı. Projenin 2021 yılı sonunda tamamlanacağı söylenmiş olsa da projenin akıbetine ilişkin bir bilgiye ulaşmak güç. Proje tamamlandı mı, tamamlandıysa Edirne’de üretici neden bu denli zorluk çekiyor? Tamamlanmadıysa neden ve ne durumda kaldı? 

Eski Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin açıklamasına göre 2022 yılında Bakanlığın bütçesi 64,6 milyar TL’ye, tarımsal destek bütçesi ise 25,8 milyar TL’ye çıkarıldı ve kuraklıktan etkilenen çiftçiler için yaklaşık 2,5 milyar TL ayrıldı. Ayrıca Bakanlık tarafından sulama sistemlerinin geliştirilmesi amacıyla hibe programları da yürütülüyor ancak kuraklıkla mücadele eden bölgelere gidildiğinde bütçenin ne kadar doğru kullanıldığı, ne kadarının gerçekten işe yarayacak projelere hibe edildiği merak konusu oluyor. 

Verimli ve bereketli topraklara sahip ülkemizin yeniden bir tarım ülkesi haline gelmesi ve geleceğinde başka ülkelere bağımlı olmak yerine ihracatını her geçen gün arttırması için konunun uzmanları tarafından etraflıca hesaplanarak uygulamaya geçirilecek projelere ihtiyaç var. Ek olarak bütçenin iyi yönetilmesi ve hatta gerekiyorsa bu uygulamalar için ek bir bütçe ayrılması da şart. 

“Yerli ve milli” bir bakış açısına sahip olmak için insanlar ilk olarak kendi topraklarına önem vermeli.