SON DAKİKA

Kültürel miras ve modern zamanların getirdiği yalnızlık

Şakir Akça 10 Tem 2024

Yeşilçam filmlerini izlediğimizde, özlemle o günlerdeki samimiyeti ve doğallıkları ararız. Filmde sahnelenen hikâyenin konuları işlenirken fazla sürmeden hikayenin içinde kendimizi bulmaya başlar ve filmin içinde izlerken akıcılığın içinde sürüklenir gideriz.

Yaşadığımız dönemin atmosferinden mi, bilinmez 80’li yılların kendine has mistik bir dönemi her zaman olmuştur. Belki 80’li yılların jenerasyonu olmam neticesi de olabilir mi bilemedim. Film karelerinde sahnelenen konular belki de yaşadığımız ortamların içindeki Dünyaların içinden seçildiğinden midir, halkın yaşam tarzına yabancı olmayan konulardan senaryolar yazılır ve kendimizi anlatan filmlerde halk olarak kendimizi görür Kimi zaman ağlar kimi zaman güler filmlerden sonra hayallerimizde belli bir süre konuları yaşardık. 

Yaşam tarzlarımızın ve zamanın hızla aktığı günümüzdeki hayat o kadar değişti ki duygularımıza kadar etkilenen sosyolojik bir devrim geçirdik. Nerde o eski komşuluklar, nerde o eski bayramlar, nerde o eski duygulu filimler hepsi geçmişimizin unutulmaz anı sayfalarında hatıralarımızın bir köşesinde yeni jenerasyona anlattığımız bazı anekdotlarda her zaman yerini alır. Toplum mühendisleri ve teknolojik hızlı değişimler duygular gibi yaşam tarzlarımızda değiştirirken insanlık giderek yalnızlığa ve maddi çıkarların peşinden koşarak, duygularımıza pranga vurur hale dönüştük. 

Çıkar peşinde koşan menfaat düşkünü, yalan ve dolanın başını alan sahte duyguların yer aldığı doyumsuz toplum olmanın sancılarını bütün dünya maalesef yaşıyoruz. Zamanın hızla aktığı ve değişimin gözle görülür olduğu dünyamızda insanlık olarak silkinmenin ve kendi kendimize nereye koşuyoruz sorusunu sorma vaktimiz geldi de geçiyor. Aile toplumun en hassas kalesidir. Onu korumak ve kollamak tüm aile bireylerine düşer. Kibir istismarı işin içine girince samimiyet ve duygusal birlikteliği bozmaya başlar ve topumun temeli aile duygusunu sarsar. 

Tevazu, hürmet, saygı ve merhametin yer aldığı dünyayı tekrar oluşturmak toplum olarak birbirimize saygı ve kardeşlik hoşgörü çerçevesinde yaşam tarzımızı düzenleyerek mümkündür. Benliğin ötesinde bizim duygularımızın ön planda olması toplum olarak birbirimize olan bağımızı ve sevgimizi artıracaktır. Millet olarak milli maçlardaki tek yürek olan ruhumuzu tüm yönleriyle hayatımıza adapte etmek, başarı ve azmimizi kamçılayacaktır. Sevginin, merhametin ve paylaşmanın güçlü olduğu güzel yarınlara kavuşma dileğiyle…