SON DAKİKA

Koca İstanbul'u el birliğiyle kuruttuk!

Kaan Özbek 30 Eyl 2023

İstanbul, Türkiye'nin en büyük ve en kalabalık şehri olarak (Resmi rakamlara göre) yaklaşık 16 milyon insanın yaşadığı bir metropol. Lakin ben bu sayının 30 milyona dayandığı kanısındayım. Düşünsenize iki havalimanından her gün şehre giriş yapan insan trafiği, nüfus kaydı memleketlerinde olan ama İstanbul'da yaşayan insanlar, başka şehirlerden ticaret, ziyaret ve çeşitli nedenlerle gelenler ve pek tabii ki sayısını kimsenin net bilmediği yabancı sığınmacılar… Ve şehrin trafikten sonra ikinci krizi su!

Şehrin su ihtiyacını karşılamak için Marmara Bölgesi’nde bulunan 10 barajdan yararlanılıyor. Ancak son yıllarda yaşanan iklim değişikliği, kuraklık ve nüfus artışı gibi etkenler, İstanbul’un su kaynaklarını tehdit ediyor!

İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) verilerine göre, 2023 yılının başından itibaren İstanbul’un baraj doluluk oranları alarm verici düzeylere geriledi. Örneğin Nisan ayının sonunda baraj doluluk oranı %15’in altına düştü. Ve yaz boyunca da benzer haberleri gazete sayfalarında ve TV haberlerinde okuduk…

Peki, ama ya bu herkesin bir kenara attığı devasa sorun için bir çözüm üretilmezse?

İstanbul’un su sorununu çözmek için hem devlet hem de vatandaşların sorumluluk alması gerektiği aşikar. Devlet, su kaynaklarının korunması, alternatif su kaynaklarının geliştirilmesi, su tasarrufu ve verimliliğinin artırılması gibi önlemler almalı. Vatandaşların üzerine düşen ise su tüketimini azaltmak için bilinçli davranmak. Örneğin, muslukları gereksiz yere açık bırakmamak, bulaşık ve çamaşır makinesini tam dolmadan çalıştırmamak, duş süresini kısaltmak, bahçe sulamada yağmur suyu kullanmak gibi basit ama can kurtaran önlemler.

* * *

Bana göre yaşanan bu kriz üç aşamalıdır ve üç ana başlık altında toplanabilir. İstanbul’un su krizi, sadece bir şehrin değil, tüm ülkenin geleceğini ilgilendiren bir konu. Su, hayatın kaynağı ve onu korumak hepimizin görevi… Bu nedenle, İstanbul’da yaşayan herkesin bu konuya duyarlı olması ve gerekli adımları atması gerekiyor. Yaşanan su krizi sadece kuraklıkla ilgili değil, aynı zamanda su yönetimi ile de ilgili. İstanbul’da su yönetimi merkezi bir yapıda olup, katılımcılıktan yoksun. Su hizmetleri özelleştirilmiş ve ticarileştirilmiş. Bu durum, suyun adil ve eşit dağılımını engelliyor. Su faturalarının yüksek olmasına neden oluyor. Su yönetiminin demokratikleştirilmesi ve kamusallaştırılması, su krizinin çözümü için atılması gereken önemli adımlardan.

* * *

İstanbul’un su krizi aynı zamanda ekolojik bir kriz. İstanbul’un su havzaları ve orman alanları, kentleşme, sanayileşme, madencilik ve tarım faaliyetleri gibi etkenlerle ciddi bir tahribata uğramış durumda. Bu durum hem su kalitesini hem de su miktarını olumsuz etkiliyor. Su havzalarının ve orman alanlarının korunması ve iyileştirilmesi, İstanbul’un ekolojik dengesini sağlamak için şart. Su krizi aynı zamanda sosyal bir kriz. İstanbul’da yaşayan milyonlarca insanın temel bir insan hakkı olan suya erişimi kısıtlanıyor. Özellikle yoksul kesimlerin ve göçmenlerin yaşadığı gecekondu bölgelerinde su altyapısı oldukça yetersiz. Su kesintileri, su kirliliği, su faturaları ve ambalajlı su tüketimi gibi sorunlar, bu bölgelerde daha fazla hissediliyor. Su adaletinin sağlanması ve suya erişimin kolaylaştırılması, İstanbul’un sosyal sorunlarını azaltmak için elzem. 

* * *

Ve en kötüsü insanlar hala çeşmeden ağız dolusu bir yudum suyu gönül rahatlığıyla, güvenerek içemiyor.