SON DAKİKA

Kentsel dönüşüm şart!

Soner Keleş 01 Kas 2020

Ülkemizin yüzölçümünün % 42'si birinci derece deprem kuşağı üzerindedir. 20.yy'ın başlarından beri yapılan istatistiki çalışmalar Türkiye'de yaklaşık olarak her iki yılda bir yıkıcı deprem, her üç̧ yılda bir de pek çok yıkıcı deprem olduğunu göstermektedir.

Bu durum Türkiye’de kaçınılmaz bir doğal afet olduğunu ortaya koymaktadır. Hızla gelişen kentleşme sureci ülkemizin önemli sorunlarından birisi haline gelmektedir. Kentsel Dönüşüm, kentlerin fiziksel ve toplumsal anlamda dönüşmesine neden olan çok yönlü bir süreçtir.  Türkiye’de farklı dönemlerde kentsel dönüşüm çalışmaları denenmiş, ancak esas anlamda gündeme gelmesi,  1999 Marmara Depremi sonrasında olmuştur. 2002 yılından itibaren kentsel dönüşüm çalışmaları hükümet programlarına dahil edilmiştir. 2012 yılında çıkarılan 6306 sayılı Afet Riskli Yapıların Yenilenmesi Hakkında Kanuna göre, kentteki afet riski taşıyan alanların belirlenip, sağlıklı ve de yaşanılabilir hale getirilmesidir. Kanun, Türkiye’nin her tarafındaki kent ve köylerdeki ekonomik ömrünü tamamlamış, yıkılma riski taşıyan binaların devletin  sağladığı yapım kredisi, kira yardımı, belediye harç - vergi avantajlarını da kullanarak yeniden yapılmasını öngörmektedir. Kentsel dönüşümle kaçak yapılaşmanın önüne geçilmesi, depreme dayanıklı olmayan, ekonomik ömrünü doldurmuş binaların yeniden yapılarak olası doğal afetler sonucu oluşacak zararların en aza indirilmesi amaçlanmaktadır. 

Kentsel dönüşüm riskli binaların yıkılıp yeniden yapılması yanında, yerleşim yerlerinin kongre ve kültür merkezleri, park ve eğlence alanları gibi modern ihtiyaçlarının karşılanmasını da içermektedir. İstanbul aldığı yoğun göçler ve nüfus artışı sonucunda; gecekondulaşma, kaçak yapılaşma ve bunlara bağlı olarak ortaya çıkan çarpık kentleşme sorunlarını yaşayan kentlerimizin en büyüğüdür.  

2000 yılı sonrasında kentsel dönüşüm eylemleri sosyal, ekonomik, fiziksel ve çevresel boyutlar arasındaki dengeyi sağlayan deprem riski taşıyan riskli ve eski binaların yıkılıp yerlerine daha modern, sağlam ve sağlıklı binaların yapılmasına dayanan birçok proje uygulaması oldu. Özellikle son zamanlarda ülkemiz genelinde yaşanılan ve büyük kayıpların verildiği depremler, eski ve depreme dayanaksız binaların yıkılıp yerine yenilerinin yapılması fikrinin önemini bir kez daha gözler önüne serdi.

Kentsel yenileme projeleri, “yaşanabilir sağlıklı kentlerin oluşturulması” genel hedefiyle birlikte; kaçak yapılaşmış alanların dönüştürülmesi, doğal afetlerle doğrudan etkilenecek olan sakıncalı alanlarda yer alan konut veya başka kullanım alanlarının dönüştürülmesi, kent içinde niteliksiz, sağlıksız alanların ve yaşanabilir kent standartları dışında kalan alanların dönüştürülmesi, İşlevini yitirmiş̧ tarihi mekânların, koruma alanlarının dönüştürülmesi süreçlerini kapsamaktadır. Günümüzde önemi daha çok artan kentsel dönüşüm konusunda toplum eski ve güvensiz yapılardan dönüşüme teşvik edilmelidir. Bu noktada devletin denetleyici ve koruyuculuğunun daha fazla devreye girmesi, müteahhitlik standartlarına uyulması toplum ile geliştiriciler arasında uyum süreçlerinin hızlandırılması gerekmektedir.