SON DAKİKA

Kendini yeniden inşa etmeye çalışmak

Vasconcelos'un Şeker Portakalı kitabında bir diyalog geçer , kitabın küçük kahramanı Zeze , mentoru Portuga'ya üzüntü içinde sorar: Acılarım kaç gün sürecek Portuga? 40 gün, 40 gün sonra geçecek mi? Hayır, alışacaksın…

Derin acılar yaşamış insanlar bilirler, bir süre sonra yara kabuk bağlasa da, zaman zaman kanamaya devam etse de, alışmak onunla yaşamayı öğrenmek diye bir hissi, büyük bir olgunlukla kabullenir insan.

Ve bu acılar artık düşünmeni, uyanmanı, çalışmanı, kısaca hayatında önemsizce yaptığın her şeyi engellediğinde bir karar vermen gerekir.

Başka bir yolda yürüyebilmek için…

Filozoflar, insanların bu gibi önemli kararları verebilme arifesine, eşiğe ulaşmak adını verirler.

Ve sonrasında, çok acı veren bu eşiği geçebilmen için, kendini yeniden inşa etmen ve hayata devam etmen gerekebilir.

Peki etrafındaki her şey çok kötü giderken insan, kendini yeniden inşa edebilecek, tüm acılarını gömerek hayata daha farklı bir pencereden bakabilecek o kıvılcıma, o can suyuna nasıl ulaşabilir?

Elbette kolay değildir bu yazdıklarımı hayata yansıtabilmek.

Türkiye’de onca maddi sıkıntı arasında, at izinin it izine karıştığı bir yerlerde.

Paranın pul olduğu.

Kültürün, bilginin, kitabın, yazarın  önemsenmediği.

İnsanların para ve güç karşısında omurgasının dikliğini koruyamadığı.

Hep daha iyisini yapacağını söyleyen ancak her gelenin, gideni arattığı.

Sığ tartışmalar ile gündemin meşgul edildiği.

Gençlerin yaşadıkları ülkeden kaçıp gitmek üzerine planlar kurguladığı.

Vaat edilen hiçbir çözüm önerisinden, fakir insanların karlı çıkamadığı.

Hayvancıların, tüm hayvanlarını kesime gönderdiği, çiftçilerin tarlalarını müteahhitlere sattıkları.

Devletin her gün acaba aldığım vergiyi nasıl arttırsam da kendi borcumu ödesem diye planlar yaptığı.

Tuhaf bir ülkede, tuhaf bir ortamda, her şeyi bir tarafa bırakıp gerçekten tüm bu yaşadıklarının dışında, acılarını taşıdığı sırtındaki çuvalı uçurumdan atıp, o uçuruma sırtını dönerek oradan uzaklaşıp, insanın kendini yeniden inşa etmeye başlaması olasılığı sizce nedir?

Tam bu noktada Mevlana’nın en sevdiğim sözlerinden biriyle devam etmek istiyorum.

"Her şeyin üstüne gelip, seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde sakın pes etme, çünkü orası kaderinin değişeceği yerdir."

Bu pes etme noktası az önce bahsettiğim, filozofların sıklıkla vurguladığı eşiğin ta kendisidir.

İşte bu küllerinden doğma ve kendini yeniden inşa etme hissine ulaşabilmek, insanın belki de pek çok önemli acı ve üzüntüden geçerek ulaşabildiği bir mertebedir bence.

Düzgün insanlar hakları yendiğinde ve hiç bir şey yapamadıklarında acı çekerler üzülürler ve sonunda eşiğe ulaşıp öğrenirler. 

Düzgünlüklerini koruyabilen bu insanlar için ise kaybetmek diye bir ihtimal yoktur. Mandela’nın da vurguladığı gibi onlar, kaybetmezler öğrenirler. Ve öğrenen, ders çıkaran insanlar ancak o mertebeye ulaştıklarında kendilerini yeniden inşa ederler.

Ve bu seviyede artık onların dengesini hiçbir şey bozamaz.

İçsel dünyasında insanın yeniden doğması, yani kendini yeniden inşa edebilmesi işte bu yüzden çok önemlidir.

Aksi taktirde kaybetmeyi kabullenerek, daha agresif olmak, daha saldırgan olmak, daha mutsuz olmak, hayata küserek kabuğuna çekilmek, tüm bu haksızlığa uğramışlığın yarattığı üzüntülerin kendisini hasta etmesi ve sonrasında acılar içinde ölüp gitmesi, sıklıkla gözlemlediğimiz ihtimaller dahilindedir.

Şimdi, bu önemli kararı verebilmek için kendinize bir kahve yapın ve iyice düşünün…