SON DAKİKA

İstanbul Depremi kitabım Netflix dizisi oluyor

24 yıldır beynimde çekimlerini yaptığım kitabım 4 ay önce vizyona girmiş ve kitapçılardaki yerini almıştı. Son 3 yılda çok ciddi anlamda yoğunlaşarak tamamladığım başyapıtım, içinde canım kızım Ilgın'ın da kendi ismiyle yer alması nedeniyle ayrıca önemliydi benim için.

Geçen zaman gösterdi ki kitapta yer verdiğim tüm konular neredeyse her gün yaşanmaya devam ediyor. Ve kitabımın 17 Ağustos 1999 depreminden bir gün önce başlayıp 2023’de bitmesi yaklaşık 24 yılı kapsaması nedeniyle sadece 2 saatlik bir filmle anlatılamayacağına kanaat getirdiğimde yapımcım Altar Bey ve yönetmenim İnci Hanım bu kitabın 18 bölümlük 2 sezonluk diziden sonra filminin çekilmesinin daha uygun olacağına karar verdiler.

Ülkemizde yaşanan 6 Şubat depremlerinden sonra deprem konusunun asla halının altına süpürülmeyecek kadar ciddi bir konu olduğu bir kez daha anlaşıldı.

20 yıl insanların depremde ölmemeleri için mühendislik yaptıktan sonra kariyerimin son 5 yılında üniversitede bu önemli konuya yoğunlaştığım için yapılması gerekenleri tasarlamak ve insanların anlayabileceği bir kurgu haline getirmek benim için hiç de kolay olmadı.

Ancak şu an görüyorum ki yazdıklarımın çok daha iyi anlaşılması için dizi haline getirmek ve filmini çekmek özellikle bir ülke, bir şehir, bir ilçe, bir mahalle, bir apartman ve bir aile ne yapmalı sorularını inanılmaz bilgilendirici ve afetlere karşı felsefi bir çözümleme ile bir akademisyenin hayat hikayesinden anlatmak fikri çok doğru bir yaklaşımdı sanırım.

Bu konu ilerleyen zamanlarda çok daha önemli hale gelecek zira kadim şehir İstanbul’da depremi beklemeye devam ediyoruz.

Gelelim bu hafta herkesi korkutan 4,8 magnitüdünde ki Bolu depremine… Bu depremin 1999 Düzce depremini yaratan faya olan uzaklığı sadece 32 km. Ayrıca bölgede 1668’de meydana gelen ve çok ciddi yıkım yaratan 380 km. bir kırılma ile Bolu’da 1800, Niksar ve Merzifon’da 6000 kişinin ölümüne neden olan bir deprem bu.

Bu nedenle bölgedeki faylarda ciddi bir hassasiyet var. Olacak bir deprem sonraki aşamada hangi faydaki elastik deformasyon enerjisini harekete geçirecek belli değil. Neden belli değil? Çünkü depremin odak mekanizması 10 km. yeraltında ve bizim beklediğimiz KAF aktif derinlik zonu 10-17 km. arasında. Dolayısıyla sonraki depremi kestirmek olasılık modellerini hesaplamak kolay değil ancak tek bir şey kesin o da beklediğimiz deprem mutlaka olacak.

O halde neler yapmalıyız?

*Binanız 2007’den önce yapılmışsa, mutlaka deprem analizi yaptırmalısınız.

*Bu analiz sonucunda 3 ihtimal var.

Bina, eğer güçlendirme ile kurtarılamayacak kadar kötü ise mutlaka kentsel dönüşüme sokularak bir müteahhit ile anlaşılmalı ve yıkılmalıdır.

Bina, güçlendirme ile kurtuluyorsa güçlendirme projesi yapılarak sağlamlaştırılmalıdır.

Ya da en iyi ihtimalle binanız sağlamdır ve içiniz rahat eder.

*Sonra ki aşamada daire içinde deprem esnasında toplanma alanı belirlemelisiniz.

*Toplanma alanında yaşam üçgeni oluşturacak bir düzenek olmalıdır.

*Ayrıca bu toplanma alanında deprem çantanız 1 hafta yetecek kadar kuru gıda ve su olmalıdır.

*Gecenin ikisinde, üçünde deprem tatbikatları yaparak 7-8 sn. içinde tüm ev halkı bu toplanma alanındaki yere gelebiliyor mu düdük çalıp depremi başlatarak, herkesin bu anı refleks haline getirmesi sağlanmalıdır.

*Deprem tehlikesi geçtikten sonra bulunduğunuz binadaki herkesin toplanma alanını da bilmelisiniz.

*Ayrıca oturduğunuz dairenin DASK sigortasını da yaptırmalısınız.

Tüm bunları yapmadan televizyondan depremde hayatını kaybedenlere üzülmek ve hiçbir şey yapmamak kesinlikle bir seçenek değildir. 

Zira beklediğimiz İstanbul depremi, hiç beklemediğimiz bir zamanda olacak.