İnsan mı robot mu?
Geçen gün arkadaşlarımla konuşurken, robotlara geldi söz. Zaten artık birçok üretim merkezinde robot makinaların çalıştığı malumunuz. Gittikçe gelişen bu robotlar kendi başlarına düşünebiliyorlar. Bu robotların bir süre sonra insanların aleyhine kararlar alabilmesi çok olası. Aslında robotların değil de iş verenlerin robotlarla iş birliği yaparak işçilerini işten çıkarmaları daha korkunç.
İsmini bilim kurgu yazarı Philip K. Dick’ten alan, yapay zekaya sahip olan ve aynı insana benzeyen robotun yetenekleri nedeniyle kendisiyle bir röportaj bile yapıldı. Buraya kadar her şey normal gibi. Ama, bu makine sorulara kendi fikrine göre cevaplar verdi. Yani önceden yüklenen cevap cümleleriyle değil. Röportajın bir bölümünde kendisine robotların bir gün dünyayı ele geçirip geçiremeyeceği sorulduğunda Philip, röportaj yapan kişiye “Sen benim arkadaşımsın merak etme, seni insan bahçemde sıcak ve güvende tutacağım”. Demez mi. Bu kadar düşünme yeteneğiyle bile bir robotun böyle bir cevap vermesi herkesi korkuttu. Düşünsenize fabrikanıza bu robotlardan birkaç tane altığınızı.
Karl Marx yıllar yıllar önce “Sermaye aslında
bir teknolojik mesele değil, sosyal bir ilişkidir.” Demiş.
Aslında bu yazının başlığı bu olmalı.
Yapay zekalara ve algoritmalara en çok ihtiyaç duyan
alanlardan biri finans sektörü. Anlık gelişmelerin hızla işlenmesi gereken bu
alanda, özellikle borsalarda yapay zekanın egemenliği girerse ne olur? Hakikaten düşününce insan biraz ürküyor.
Londra bulunan düşünce kuruluşu “Reform”, yapay zekanın önümüzdeki
on yıl içinde İngiltere’de binlerce kişinin işini devralacağını tahmin ettiği
raporunu yayınladı. Rapora göre önümüzdeki 10 yıl içinde sadece İngiltere'de
250 bin kişi işinden olabilecek deniyor.
Elektronik hesap yapan sistem finans dünyasında hayatı
çok daha kolay ve hızlı hale getiriyor ama, Louisville Üniversitesi Siber
Güvenlik Laboratuvarları’ndan Roman Yampolskiy’nin teorilerine göre yapay zekaların
dominant olduğu bir ekonomi dünyasında beklenmedik krizler ortaya çıkabilir.
Sistemlerde meydana gelebilecek hatalar dünya çapında büyük sorunlar
doğurabilir.
Diğer bir yandan da bu husustaki esas mesele kapitalizmin
dünya üzerindeki varlığı üzerinden bu durumu okumanın gerekliliği. Kapitalizmin doğası gereği daha fazla kâr
elde etme gayesiyle, sürekli olarak üretim süreci içinde emeğin verimliliğinin
artırılması gerekir.
Ancak şimdiki işçi sınıfı ne olacak? Nereye gidecekler?
Ne yiyip ne içecekler? Bazı dostlar akademik eğitimi olmadan usta olan bu
güzide kesimin devlet tarafından sahipleneceğini söylüyor. Ama başka bir dostum
da “geçen ay fabrikayı kapattım” eee işçiler ne oldu? Valla hepsi evde
oturuyor. Bu durum ekonominin son durumuyla ilgili. Onların yerine yapay zekalı
işçiler işe başlamadı. Ama ileride böyle de olabilir. Çünkü devlet ekonomileri
için üretim şart.
Lakin, kapitalizmin inşa edildiği zemin sermaye ve emek
arasındaki ilişki birliğine dayanıyor.
David Ricardo ve Karl Marx’ın da ele aldığı gibi;
makineleşme, zaman içinde işçilerin işsiz kalmasına, yedek işsiz ordusunun
kalabalıklaşması sonucu ücretlerin düşmesine, aynı zamanda birer tüketici olan
işçilerin yaşam koşullarının kötüleşmesi sonucu, arzın yükselişine ters oranda
yeterince talebin olmamasından kaynaklanan kâr oranlarının düşmesi ve elbette
nihai olarak da ekonomide kriz olacağı gerçeğini önümüze seriyor.
Esas olarak da kapitalist sistemin ömrü boyunca kısa
vadede işsizliğe sebep olabilecek makineleşme orta vadede ciddi ekonomik ve
elbette toplumsal ve siyasal krizlere yol açacağını konuşmaya başlayınca
arkadaşlar biraz gerilediler ve bu konuyu sonra konuşmaya karar verdiler.
Ama yine de bugün tartışmakta olduğumuz, yapay zekâya
sahip robot ve makinelerin gelecek günlerde yol açacağı öngörülen kıyamet
senaryolarının bir kısmı zaten kapitalist sistem içinde ihtimal dahilinde görülmüyor.
Sizi boşuna korkutmayım. Benim korkum robotlar
yüzünden işsiz kalan kişilere ne eğitimi verip de topluma kazandırırız? Bu
konuda geç kalmadan çalışmalar yapmalıyız. Marx’ın da belirttiği gibi, “sermaye aslında bir teknolojik mesele
değil, sosyal bir ilişkidir.”