SON DAKİKA

Hayvanları Koruma Kanunu, yeterli değil

Yıllardır çoğu insanın beklediği Hayvanları Koruma Kanunu'nda değişiklik öngören teklif TBMM tarafından onaylandı. Ancak, yeterli korumayı sağlamayan bu düzenleme hayvan severler tarafından protesto ediliyor.

Yapılan değişikliklerde kayda değer en önemli gelişme hayvanlara karşı işlenen suçların kabahatler kapsamından çıkarılıp Türk Ceza Kanunu kapsamına alınması olsa da düzenlenmesi gereken birçok madde var. Maalesef cezalar caydırıcılıktan çok uzak.

Hayvanlara zarar verenler için öngörülen hapis cezalarının alt sınırı nedeniyle bu suçları işleyenlerin hapis yatması pek olası görünmüyor. Bu, hayvan hakları örgütleri tarafından en çok eleştirilen noktalardan biri. Alt sınırlar ve indirimlerle ilgili çoğu kanunun düzenlenmesi ve gerçekten caydırıcı hale getirilmesi gerekirken yeni yapılan bir düzenlemede bunun dikkate alınmamış olması büyük bir eksiklik.

Ayrıca hayvanlara şiddet uygulandığına şahit olunması durumunda şikâyet etme yetkisinin sadece tarım il ve ilçe müdürlüklerine verilmiş olması da çok mantıklı değil. Bunun gerekçesi adli makamların zaten çok yoğun olan iş yükünün daha fazla artırılmaması olsa da, önerilerde bulunan Hayvan Suçları Soruşturma Bürosunun kurulması daha akla yatkın bir yol olurdu.

Yunus parkları gibi işletmeler kanun yürürlüğe girdikten sonra kurulamayacak ancak mevcut işletmeler kapatılmayacak. Hayvanlara büyük zararı olan bu tarz işletmelerin faaliyetlerini sürdürmelerine izin verilmesi doğru değil. Bu tarz işletmelerde gösteri yapması için getirilen hayvanların oraya gelene kadar çektikleri eziyet yetmezmiş gibi gösteri yapmaları için eğitildikleri süreçte de zarar görüyorlar. Bu onların hala can değil de mal olarak görüldüğünü gösteriyor. Hayvanat bahçelerinin yasaklanmaması, atlı faytonlarla ilgili bir düzenleme getirilmemesi de büyük bir eksiklik. Hayvanlar üzerinden bu şekilde ticaret yapılmasının durdurulması gerekiyor.

Petshoplarda kedi ve köpek satışı fiziken yasaklanmış olsa da katalog üzerinden seçilmek ve üretim çiftliklerinden teslim alınmak suretiyle satışa devam edilecek. Satışın tamamen yasaklanması gerekirken şeklinin değiştirilmesi herhangi bir koruma sağlamıyor. Aynı zamanda sahipli hayvanın sokağa terk edildiğinin tespit edilmesi durumunda ödenecek idari para cezası da çok yetersiz.

En yanlış olan düzenlemelerden biri ise teklif metninde “hayvanın cinsel istismarı” yerine “hayvanlarla cinsel ilişkide bulunmak” şeklinde bir suç tanımlamasının yer alması. Hayvanların istismar durumunda mağdur olduğu göz ardı edilip sanki rıza gösterebilirlermiş gibi yapılan bu tanımlama esasen yapılan düzenlemelerin mantıktan uzak olduğunun göstergesi niteliğinde. 

Bu düzenlemeler hayvan hakları örgütlerinin desteğiyle gerçekten koruma sağlar hale getirilmediği sürece kayda değer bir yarar sağlamaz. Onların da bir can olduğunun ve kendilerini korumayacak durumda olduklarının bilinciyle yapılacak değişiklikler tüm hayvan severlerin içini rahatlatacak ve hayvanlara gerçek bir koruma sağlayacaktır.