SON DAKİKA

Hayvan haklarını ne zaman ciddiye alacağız?

Gün geçmiyor ki bir hayvana şiddet haberiyle karşılaşmayalım. Bu haberler ne kadar tepki çekerse çeksin hem mevcut yasaların yetersizliği hem de uygulanan yersiz indirimler sebebiyle suçlular yeterli bir ceza ile karşı karşıya kalmıyor, durum böyle olunca da bu haberlerin sonu gelmiyor.

Eros isimli kediyi canice öldüren İbrahim Keloğlan’ın davasının görülmesinin üzerinden henüz çok kısa bir süre geçti. Görüntülerini izlemenin bile zor olduğu bir cinayetin sanığı bile iyi hal indirimi aldı. Henüz bu korkunç olay gündemdeyken bu hafta İstanbul’daki bir özel okulda bakılan bir kediyi bir yabancı dil sınavında görevli olan öğretmen F.A.’nın beşinci kattan aşağı attığı iddiaları konuşulmaya başlandı. Okul yönetimi yaptığı açıklamada bunu doğrulayan bir tutum sergilerken, F.A. olayın doğru olmadığını iddia etti. Sosyal medya fenomeni Banu Parlak’ın köpeğinin ise bir başka sahipli köpek olan Leo’yu öldürdüğü, Parlak’ın böyle bir durumun yaşanabileceğine dair defalarca uyarıldığı ancak yine de köpeğini tasmasız şekilde bıraktığı iddia ediliyor. Adana’da at ve eşek kemikleri bulunurken, bu hayvanların etlerini satmak için öldürüldüğü iddiaları konuşuluyor. Hollanda’da ise bir Türk vatandaşı bir ineğe defalarca tecavüz etmesi gerekçesiyle sınır dışı edildi. Ayrıca yine çok vahim bir iddiaya göre İzmir Kemalpaşa Barınağında çok sayıda köpek ilaçla öldürüldü. 

Halkın bir kesiminin hayvan sevgisi konusunda büyük bir eksiklik yaşadığı hatta sevgiyi geçtim hayvanların birer canlı olduğu idrak edemediği ve onların yaşam hakkına saygı göstermediği ortada. Sokakta bir hayvanı severken bile bazı insanlar, “Sevme ısırır, sevme tırmalar, mama verme buraya alışmasın” gibi tepkiler veriyor, çoğu ebeveyn sokakta gördüğü hayvanı sevmek isteyen çocuklarına hayvanları korkutucu bir unsur gibi göstererek onları sevmelerine engel oluyor. Ayrıca çoğu kişide kendi hayatının hayvanların hayatından çok daha değerli olduğuna dair saçma bir düşünce var. Böyle bir ortamda ise bu tarz haberlerin haliyle ardı arkası kesilmiyor. Buna adalet sisteminin eksiklikleri de eklenince durum iyice kötüleşiyor. Oysa her canlının yaşam hakkının aynı ölçüde önemli olduğunu, hiçbir canlıya zarar vermememiz gerektiği, hayvanların korkulacak varlıklar değil aksine bize arkadaşlık edecek varlıklar olduğu ve onlara zarar vermenin ne kadar yanlış ve acımasızca olduğunun öğretilmesi gerekiyor. 

Pazar günü yerel seçimler varken bazı belediye başkan adayları seçilmeleri halinde sokak hayvanlarının toplatılacağına dair vaatlerde bulundu, bulunuyor ancak görüldüğü üzere belediye barınaklarında hayvanlara iyi bakmak bir yana çoğu barınakta hayvanlar ya açlığa mahkûm ediliyor ya da öldürülüyor. Umuyorum ki seçilen tüm başkanlar bu konuyu hassasiyetle dikkate alır ve hayvanların zor koşulları biraz olsun iyileşir.

Herkesin insan, hayvan ayırmadan canlılara saygı duyduğu bir toplum hayal etmek ütopik bir dünya hayali gibi gelse de o günleri görmemiz dileğiyle…