SON DAKİKA

Hatalar silsilesi

2 haftadır ardı ardına deprem felaketini yaşıyoruz, artçı sarsıntılar ve yeni depremler de devam ediyor. Depremin meydana geldiği ilk günden beri yaşananlarsa hem beklenen İstanbul depremine yönelik korkularımıza korku ekledi hem de hayatını kaybeden binlerce, mağdur durumda kalan yüz binlerce insan yüreklerimizi dağladı.

Peki, nerdeyse her yeri deprem bölgesi olan bir ülke olmamıza ve konunun uzmanları tarafından yapılan uyarılara rağmen nasıl bu noktaya gelindi?

İlk olarak imar aflarının incelenmesi gerekiyor. İddialara göre binlerce bina imar affından yararlandı ancak binaların sakinleri bunu canlarıyla ödedi, hayatlarını kaybetmeyenler ise mağdur konumda yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Yapı denetimi ne kadar yapıldı? Düzgün bir denetim yapıldı mı? Çok açık görünüyor ki ciddiyetle bir denetim yapılmadı ve bunun bedelini yine vatandaş ödedi, ödüyor, ödeyecek. 

AFAD gibi bir kurumun yöneticisinin afet konusunda yetkin ve usta biri olması, kriz anında acil olarak etkin çözüm geliştirme yeteneğine sahip olması gerekirken alakasız bir bölümden mezun birinin kurumun başında olmasının da yönetim sorununda payı büyük. Çoğu kurum ve kuruluşta her kesimce yaşanan liyakat sorunu burada çok daha net görülmüş oldu. Liyakat diye diretenlerin haklılığını anlamak yerine konuyu başka yönlere çekenlerin bu gerçeği çok acı bir şekilde de olsa görmüş olması gerekiyor.

Müdahalede gecikilmesi ve yeni yapıların çökmesi ise acil durumlarda yaşanan sistem sorununu bir kez daha gözler önüne serdi. Reddedilen deprem önergeleri kabul edilseydi belki de bu denli büyük bir yıkım yaşanmayacak, bu kadar çok can mağdur olmayacaktı.

Esas sorun ise yıllardır toplanan deprem vergilerinin akıbeti… Olası her türlü felakette neden yardım kampanyasına ihtiyaç duyuyoruz? Hadi duyduk ve yardımlar toplandı, deprem bölgesinden birçok insan hala yardımların ulaşmadığını iddia ediyor. Yardımlar ulaşıyorsa, mobil tuvaletler kuruluyorsa, gerekli tüm destek sağlanıyorsa konuyla ilgili kamuoyuna neden görüntüler yansıtılıp insanların yardımlarının ulaştığı gösterilerek içleri rahatlatılmıyor? Ulaşmıyorsa yardımlar nerede? Ne zaman ulaşacak?

Güvenlik sorunu da yaşanan felaketin başka bir boyutu… Yağma, hırsızlık, şiddet… Birçok vahim olay yaşanırken bunlara neden göz yumuluyor? Göz yumulduğunu söylemek abartılı bir ifade değil diye düşünüyorum çünkü ülkemizin güvenlik güçlerinin bu kötülükleri önlemeye gücü var. Hırsızlık ve yağma karşısında vatandaşların kendi adaletini sağlamak için şiddete başvurması nasıl bir manzara? 

Elbette sosyal medyada paylaşılan her içerik doğru değil, elbette amacından saptırılarak suni gündemle kaos yaratmak isteyenler var ancak tek bir gerçek var ki maalesef süreç iyi yönetilemiyor ve deprem bölgesi olan bir ülkede yaşanacak her depremde binlerce belki de yüz binlerce can hayattan koparılacak.

İş için Malatya’ya giden ve maalesef hayatını kaybeden tanıdığım en neşeli, en enerjik insanlardan biri olan Ege Okant gibi… Eğer her şey olması gerektiği gibi denetlenseydi veya en azından arama kurtarma çalışmaları olması gerektiği gibi gitseydi Ege bugün aramızda olacaktı ancak maalesef depreme karşı korunaklı olması gereken üç yıllık bir binada hayata gözlerini yumdu. 

Ege ve diğer tüm canlar için yaşananları unutmayalım, düzgün bir işleyiş için de bu işin peşini bırakmayalım.