SON DAKİKA

Hani adalet?

Yıl 2014. Mayıs'ın 13'ünde, Manisa'nın Soma ilçesinde 301 madencinin ihmaller sonucu hayatını kaybetmesinin üzerinden yedi sene geçti. Soma'da madencilere yaşatılan tek zulüm bu olmadı ve bu katliamın ardından bölgede yine göçük sebebiyle hayatını kaybeden madenciler oldu.

Hayatlarını idame ettirmek için risk altında çalışıp işten çıkarılan ancak tazminatlarını ve haklarını alamayan onlarca madenci ise yıllarca haklarını almak için çaba gösterdi. Bu hak arayışlarını sürdürürken sert müdahalelere maruz kalan madenciler İzmir depreminde ise depremzedelerin yardımına koşarak insanlık dersi verdi. Tüm bunların üzerine 301 madencinin hayatını kaybettiği kazayla ilgili duruşmada akıl almaz bir karara imza atıldı. Hem mahkeme süresince hem de karar duruşmasında alınan her karar insanların adalete olan güveninin sarsılmasına sebep oldu. Mahkemenin kararı çoğu insanın vicdanını sızlattı.

Soma Kömür İşletmeleri A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan'a 20 yıl, mühendisler Efkan Kurt ile Adem Osmanoğlu'na ise 12 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Yönetim Kurulu Üyesi Haluk Evinç ise beraat etti. 

Dava sürecinde müşteki avukatları tarafından defalarca yinelenen reddi hakim talebi her seferinde reddedildi, müşteki vekillerinin hakimlerin tarafsızlığını yitirdiklerini beyan etmesi dikkate alınmadı. Hal böyle olunca da aslında bu adaletsiz karar şaşırtıcı olmadı. Babalarını, eşlerini, kardeşlerini böyle acı bir olayla kaybeden ve sorumluların bu denli orantısız bir ceza aldığını gören ailelerin üzüntüleri ise kat be kat arttı. 

Son yıllarda toplum vicdanını yaralayan o kadar çok karar verildi ki… Nerdeyse her gün bir cinayet, bir şiddet olayının faili hiç hak etmediği halde cezai indirimlerle kısa süreli cezalar alıyor veya hiç almıyor, ceza alanlarsa ceza süresini doldurmadan yine indirimlerle serbest bırakılıyor. Hal böyle olunca da vicdani yönü eksik insanların yanlış hareketleri, cezadan korkmamaları cinayetleri, ihmalleri getiriyor ve mahkeme kararları yüzünden de insanların adalete olan güveni her geçen gün daha da sarsılıyor.

Tabi tek sorun bu da değil. Cezaların yetersizliği, indirimler, aflar yetmezmiş gibi denetim eksikliği veya eksikliklere göz yumulması birçok insanın yaşam hakkını elinden alıyor hatta doğrudan almasa bile bu eksikliklerin yol açtığı zararlar çevreye büyük zararlar veriyor ve uzun vadede milyonlarca insanı etkiliyor. Büyük firmaların yeteri kadar denetlenmemesi haliyle insanların yaşam hakkını görmezden gelmekle eş değer oluyor. Yüzlerce insanın çalıştığı bir madendeki eksiklik hem onların hayatına hem de ailelerin yıkımına sebep oluyor.

Türkiye’de yaşanan yıkımların çoğunun sebebi denetim eksikliğiyken hala bu eksikliklerin düzeltilmesi için kayda değer bir adım atılmaması veya adım atılır gibi gösterilip uygulamanın çok farklı olmasının daha ne kadar soruna yol açması, kaç ailenin ocağına ateş düşürmesi gerekiyor? 

Kanunlardaki indirimlerin düzenlenmesi, daha etkili müeyyideler olması için daha kaç insanın yaşamının son bulması gerekiyor? 

Vicdanı bunları kaldırmayan insanlar adına şunu söylemek istiyorum ki mega projelerle uğraşmak yerine öncelik bu sorunların çözülmesi olmalı.