SON DAKİKA

Gıda istihbaratı stratejisi

İstihbarat dediğimizde siyasi istihbaratı ve savaş istihbaratı aklımıza gelmektedir. Siyasi ve savaş istihbaratın tarihine baktığımızda; sosyolojik yapı, gelenek ve görenekler, konuşulan dil ve geleneksel inançlar, kurumsal yapı, kültürel değerler gibi unsurlarda da istihbarat yapıldığını görmekteyiz.

Hem dini kaynaklarda, hem savaş stratejistlerinin yazdığı kitaplarda hem de bizzat meydanda savaşa komuta edenlerin savaş strateji kayıtlarında hangi konularda nasıl istihbarat yaptıklarını ve yiyecek-içecek konusunda nasıl hazırlandıklarını, savaştıkları bölgenin yiyecek ve içeceklerine yönelik müdahelelerine yer verilmiştir.

Gelişme ve genişleme amacı taşıyan toplulukların, gelişmiş ve organize istihbarat birlikleri oluşturmuş olduklarını görmekteyiz. Sert güç veya yumuşak güç uygulamadan önce, uygulayacakları gücün niteliğini, yöntemini oluşturmuşlardır. Savaşmadan önce; bölgenin nüfusu, nüfusun yapısı, kültürel değerleri, yerleşik gelenekleri, konuştukları dil, inanç sistemleri, beslenme ve su kaynakları ve kurumsal yapılara ilişkin bilgiler topladıklarını görmekteyiz. Stratejik istihbaratını doğru yapanların mutlak zaferle veya kalıcı başarı ile taçlandığı görülmektedir.

MÖ 5’nci yüzyılda Atinalılar ile Persiler arasındaki Maraton Savaşında Atinalıların istihbaratı daha etkili bir şekilde kullanarak, azınlıkta olmalarına rağmen Perslileri yenilgiye uğrattığı bilenen gerçeklerdendir. Bu gerçeklerden kendi dersini çıkaran Perslerin, MÖ 7’nci yüzyılda stratejik istihbaratı etkin ve etkili kullandıkları, geleneksel diller, inanç sistemleri, kurumsal yapılanma detaylarına hakim olup, farklı kültür ve inançtakilere saygı göstermek üzerine strateji geliştirdikleri ve bölge hakimiyetini sert güç değil yumuşak güç üzerine kurguladıklarını görmekteyiz.  MÖ 6’ncı yüzyılda Savaş Sanatı isimli Sun Tzu’nun eserinde yönetim başarısını stratejik alanlardaki istihbarata bağladığını okumaktayız. MS 13’ncü yüzyıla geldiğimizde; hiçbir savaş kaybetmeyen Cengiz Han istihbarat sanatına çok değer vermiş, savaş stratejisti generali Subutay ile  organize posta teşkilatı ve casus ağı kurarak Dünya’nın en büyük imparatorluğunu kurduğu bilinmektedir.

Dini kaynaklara baktığımızda istihbaratın etkin kullanıldığı bölümlerle karşılaşıyoruz. Tevrat’ta Hz. Musa’nın, 12 adamını 40 gün süreyle Kenan bölgesine gönderdiğini, oradakilerin yaşam tarzları, kültürleri, güçlü ve zayıf yanları, askeri güçleri, nüfusu ve yaşadıkları yerin çeşitli özellikleri hakkında bilgi edinmelerini istediği yazılıdır. Görevlendirilenlerin bölgenin süt, bal ve meyve bolluğu içinde olduğunu ve bölgenin oldukça iyi korunduğunu bildirdiklerini okuyoruz. Kuran’da Kehf Suresi’nde; kendi dini inançlarını korumak üzere, mağarada 309 hicri yıl boyunca uyuyan ve ilahi bir sevkle uyandırılan gençlerden Yemliha’nın kılık değiştirerek, halini kimseye bildirmeden yiyecek getirmek üzere şehre gönderildiği yazılıdır. Bu olay Hristiyanlıkta Yedi Uyurlar olarak bilinmektedir.

Stratejik istihbarat ve planlama yapılırken; bölgenin fiziki ve kurumsal yapısı, dini inanç ve kültürel değerleri, yaşam şekilleri, nüfusu ve nüfus nitelikleri, nüfus unsurlarının birbirleriyle ihtilaflarına en ince detaylarına kadar öğrenilir. Bölgedeki etkin ve etkili kişi tespit edilerek proje geliştirilir. Olası yöneticilerin olası yönetim şekli, karar süreci, hareket tarzı, zayıflıkları ve zafiyetleri, zayıflık ve zafiyet yoksa nasıl zayıf düşürüleceği ve zafiyet oluşturulacağı, güçlü yönleri ve bu yönlerin nasıl zayıflatılacağı projelendirilir. Bu süreç taktik ve operasyonel istihbarat ile değil stratejik istihbarat ve planlama ile mümkündür.

İnsanoğlunun varlığının korunması ve devletlerinin varlığını sürdürmesinin ilk koşulu vatandaşlarına beslenme ihtiyaçlarını karşılayacağının ve pozitif yükümlülüğünü yerine getireceğinin teminatını vermesidir. Bu garanti devletlerin siyasi, ekonomik, ticari, bilimsel, sosyal, kültürel ve yasal yapısı ve yönetim biçiminin korunmasının da garantisini oluşturmaktadır. Devlet eğitim, yönetim, hukuk sistemlerini bu garantiyi sağlayacak şekilde planlamalıdır.

Stratejik Gıda İstihbaratı, gelecekte ortaya çıkabilecek fırsatları ve tehditleri öngörüp tespit etmesi ve yöneticilerin siyasi, ticari, bilimsel, sosyal, kültürel ve yasal yapıyı planlamasını sağlayacak politikalar ve stratejiler üretmesi için gereklidir. Pozitif bilimler ve sosyal bilimler ile hukuk disiplini arasındaki ilişkinin geliştirilmesini sağlayacak, nitel ve nicel yöntemlerle betimsel, ilişkisel ve keşfedici araştırmalar yapılması, mukayeseli mevzuat ve literatür tarama, tarihi ve felsefi kökenleri belirleme, bilimsel yöntemlerle toplanan verilerin yine bilimsel yöntemlerle işlenmesi ve analiz edilmesi zaruridir.