SON DAKİKA

Gıda Güvencesi ve Gıda Güvenliği

Gıda güvencesi ve gıda güvenliği kavramları birbiriyle iç içe geçmiş ancak birbirinden farklı kavramlardır. Gıda güvencesi gıdaya ekonomik ve fiziksel erişimin gerçekleşmesi olarak tanımlanabilir. Gıda güvenliği ise; erişilen gıdanın tarladan çatala kadar sağlığa uygunluğu olarak tanımlanabilir. Gıda hukuku da; hem gıda güvencesi hem gıda güvenliğini içeren kuralların bütünüdür.

Devletler;  tercih ettikleri ekonomik modeli uygularken, gıda güvencesi ve gıda güvenliğinin sağlanmasına katkı sunan diğer hukuk dallarından yararlanırlar. Gıda hukukunu insan vücudundaki damar sistemine benzetmek mümkündür. Gıda hukuku; bütün hukuk dalları, bütün bilimsel disiplinler, bütün canlı ve cansız varlıklar ve teknolojiyle doğrudan ve yoğun ilişkisi olan bir hukuk dalıdır.

Tarih boyunca yönetimindeki halkın karnının doyurmak yani gıda güvencesini sağlamak yöneticilerin birincil görevi olmuştur. Yöneticilerin ikincil sorumluluğu da halkın tüketimine sunulan gıdanın güvenli olmasını sağlamaktır.  

Tüketici;  toplam hane halkı geliriyle, ruh ve beden sağlığını koruyacak şekilde besleneceği yeterli ve çeşitli gıdaya erişmeyi devletinden talep etme hakkına sahiptir. Bu hak anayasal bir haktır. Devletin tüketicinin anayasal hakkını korumak için ekonomik, sosyal ve siyasal düzenlemeler yapması gerekiyorsa yapmalıdır. Devlet gıda güvencesini sağlamak zorundadır. Bu da devletin anayasal görevidir.

Tüketici; genetiği değiştirilmiş, endüstriyel,  tağşiş edilmiş, hileli, hijyen kurallarına aykırı üretilen, tedarik edilen, taşınan ve tüketime sunulan tohumlar, gıdalar, besinler, yiyecekler, içecekler veya ürünlerdeki gıda güvenliğini tehdit unsurların ortadan kaldırılmasını isteme hakkına da sahiptir. Bu hak da anayasal bir haktır. Devlet de, bitki, hayvan ve arıcılık başlığında bütün tarım bileşenleri, üretim tesisleri, tedarik zincirleri ve satış noktalarında tüketicinin gıda güvenliğini sağlamak zorundadır. Bu da devletin anayasal görevidir.

Tüketici bilinçlendikçe, hane halkının elde ettiği gelir ile erişilebildiği gıdanın yeterli ve çeşitli olmasında ısrar edebilmektedir. Yine erişebildiği gıdanın gerekli ve yeterli teknik, bilimsel ve hukuki denetimlere tabi tutularak ruh ve beden sağlığının korundan emin olmak konusunda da ısrarlı olabilmektedir. Tüketici, hem gıda güvencesini hem gıda güvenliğini yöneticilerden talep etme hakkını ileri sürebilmekte, talepleri karşılanmadığında yönetimin tercih edilirliğini sorgulama aracı olarak kullanabilmektedir. 

İnsanın doğrudan veya dolaylı uygulamalarıyla oluşan veya insan etkisiyle yıkıcılık etkisi artan doğal afetler, iklim krizi, eksen kayması gibi sonuçlar gıda güvencesini tehdit eden en önemli unsurlardır. Bütün devletlerin çözüm üretmek zorunda olduğu öncelikli sorunların başında gelmektedir. Sürdürülebilir insanlık neslini tehdit eden iklim krizi, çevre kirliliği ve eksen kayması başlıkları özelinde bütün devletler ve yönetimler, aralarındaki bütün siyasi, sosyal, ekonomik anlaşmazlıkları bir kenara bırakıp bu sorunları el ele ve ivedilikle çözmek zorundadır. 

Devletlerin arasındaki ekonomik, sosyal ve siyasal anlaşmazlıklardan kaynaklanan yerel ve genel bütün savaşlar gıda güvencesini tehdit eden diğer önemli unsurlardandır. Bir yılı aşan süredir Ukrayna – Rusya arasındaki anlaşmazlık en yakın örneklerdendir. 

Nüfus artışı, köyden kente göç, düzensiz göç ve şehirleşme oranındaki artışlar üretimin ve tüketimin endüstriyelleşmesine neden olmuştur. Beslenme gereksinimleri de teknolojik ve endüstriyel anlayışla çözümlenmektedir. Devletler, endüstriyel gıda, genetiği değiştirilmiş organizmalar, laboratuvarda üretilen yiyeceklerin insan sağlığına orta ve uzun vadede etkilerinin ölçümlenmemesini tehdit olarak algılamaktadırlar. Analiz edilmeleri ve raporlanmaları uzun zaman gerektirdiğinden olası olumsuzlukları olabildiğince önleme, giderme ve telafi etme ekseninde ortak yasal düzenlemeler yapmışlardır.  “Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi”, “Kartegana  Biyogüvenlik  Protokolü” gibi önemli yasal düzenlemeler bunlardın başında gelmektedir. 

Nihai itibarla; gıda güvencesi ve gıda güvenliği devletin anayasal görevlerini eksiksiz yerine getirmesiyle, tüketicinin anayasal haklarını koruma iradesi ve bilinciyle gerçekleştirilebilecektir.