SON DAKİKA

En yüksek mertebe güvenilir insan olmaktır

Psikolog yazar kıymetli hocamız Doğan Cüceloğlu'nun üzerinde çok düşünülmesi gereken bana göre Türk Halkı için üzerine basarak vurguladığı önemli sözü ile başlamak istedim bu hafta yazıma.

İki yıl önce aramızdan fiziki olarak ayrılan ancak halen Youtube’da videoları izlenme rekorları kıran, hayatı mücadele ile geçmiş, kıymetli hocamızı biraz tanıyalım isterseniz. 

Mersin'in Silifke ilçesinde 11 çocuklu bir ailenin en küçük çocuğu olarak 9 Şubat 1938 tarihinde dünyaya geldi. Ortaokulu Silifke'de, liseyi Ankara ve Kırklareli’nde bitirdi. İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümünden mezun oldu. Mezuniyetinden sonra aynı üniversitede akademik kariyerine başladı ve Mümtaz Turhan'ın asistanlığını yaptı.

1964 yılında Amerikan Psikoloji Derneği bursu ile ABD'ye giderek Illinois Üniversitesinde Charles E. Osgood danışmanlığında dil psikolojisi (psikolinguistik) alanında doktora yaptı (1967).  Doktora eğitimi sırasında evlendi ve bu evlilikten üç çocuk sahibi oldu.

Türkiye'ye döndükten sonra akademik kariyerine İstanbul Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesinde devam etti. 1975 yılında doçent unvanını aldıktan sonra Fulbright Araştırma Bursu için başvurdu ve aldığı burs ile Kaliforniya Üniversitesi (Berkeley)'de ziyaretçi öğretim üyesi olarak bulundu.

Ailesini ABD'de bırakarak Türkiye'ye dönen Cüceloğlu, Hacettepe ve Boğaziçi üniversitelerinde yarı zamanlı olarak ders verdi. İlk kişisel gelişim kitabı "İnsan İnsana"yı yayımladı (1979). Ailesine yakın olmak için 1980'de ABD'ye döndü 1996 yılında emekli olana kadar Fullerton şehrindeki Kaliforniya Eyalet Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalıştı.

ABD'de yaşarken Türkçe kişisel gelişim kitapları yayımlamaya devam eden Cüceloğlu, ikinci kitabı olan "İnsan ve Davranışı"nda (1991) modern psikolojinin temel kavramlarını Türkiye'den yerel öykülerle ele aldı. Emekli olduktan sonra Türkiye'ye döndü ve üniversite öğrencilerine, öğretmenlere, ana-babalara ve iş adamlarına yönelik seminerler, konferanslar ve atölye çalışmaları düzenlemeye ağırlık verdi.

Doğan hoca, dünyayı okuyan, toplumun neyi neden yaptığını çok iyi çözümleyen mütevazi bir insan olarak, Türk halkının gönlünde taht kurdu. 

Öyleyse, Türk halkını yakından tanımış dünya çapında bir psikolog, neden böyle bir söz söyleme ihtiyacı hissetti diye sormuşumdur kendime hep…

Belki de toplumdaki güven erozyonu, bozulma, kimilerine göre çürüme, sanırım onu çok rahatsız etmiş olmalı.

Şimdilerde seçimin geride kaldığını, ekonomik krizin en önemli problem olarak herkesin gözüne battığını, herkes iliklerine kadar yaşıyorlar. Ülkece zor günlerden geçiyoruz, artık yazın yapılabilecek bir tatil bile insanları düşündürüyor, zira bir haftalık bir tatili bir yıl boyunca ödemek zorunda kalabilirsiniz. Oysa ülkemize gelen gurbetçilerin böyle bir problem yaşamadıklarını paralarını Türk lirasına çevirdiklerinde rahatça yaşayabildiklerini görüyoruz. Yani aslında dünyada durum böyle değil…

O zaman bugün neden güvenilir insan olmaktan bahsettin, tüm bu anlatılanlarla güvenilirliğin ne alakası var diye soracak olursanız, anlatayım.

Toplumda yaşanan güvensizlik o kadar ciddi bir boyuta ulaştı ki artık kurnazlık yaparak başkalarını kandırmadan sanki ticaret yapılamazmış gibi tuhaf bir algı oluşturuldu. Büyük çoğunluğun, fırsatçı olmaya çalıştığı bu toplum, güvenilmez insanların bir araya gelmesinden oluştuğu için, ülkede yapılan her şeye sirayet etti. 

Bu kadar çok ahlaksızlık, yolsuzluk ve sahtekarlığın kol gezdiği bir ülkede işlerin yolunda gitmemesi de haliyle çok normal gibi gözüküyor. 

Oysa, her insanın ulaşabileceği en yüksek mertebe, zengin olmak değil de, güvenilir olmak, olsaydı. 

Bu kadar problemle de kimse muhatap olmak zorunda kalmazdı, bence…