SON DAKİKA

Dünya ekonomisi ne planlıyor?

Daha adil ve sürdürülebilir bir ekonomi için Uzmanlar, şeffaflık, hesap verebilirlik, işçi gücü ve demokratik mülkiyet içeren stratejilerin 2030 yılına kadar daha az sömürücü ve daha adil bir platform ekonomisine yol açabileceğini öne sürüyor. Buna tüketicilerin etkileri hakkında daha fazla bilgiye sahip olması, düzenleyicilerin asgari standartları uygulaması, işçilerin kolektif güç kullanması ve demokratik olarak yönetilen ve hesap verebilir platformların geliştirilmesi de dahil.

Ama ne derseniz deyin Amerika Birleşik Devletleri seçimlerinin sonuçları, dünya ekonomisi üzerinde önemli etkiler yaratacaktır. Yeni yönetimin politikaları, uluslararası ticaret, yatırım akışları ve küresel ekonomik iş birliği açısından belirleyici olacaktır. 

Yeni yönetimin serbest ticaret anlaşmalarına yaklaşımı, küresel ticaret hacmini artırabilir. Daha açık ve liberal ticaret politikaları, ticaret engellerini azaltarak uluslararası iş birliğini teşvik edebilir. Eğer yeni gelecek yönetim korumacı politikaları tercih ederse, tarife ve kotaların artması, küresel ticaretin yavaşlamasına neden olabilir. Bu durum, özellikle gelişmekte olan ülkeleri olumsuz etkileyebilir. Biz de bu durumu pek istemeyiz.  Zaten ABD Merkez Bankası'nın (Fed) politikaları, küresel finans piyasalarını derinden etkiliyor. Yeni yönetimle birlikte, Fed'in para politikalarında belirli değişiklikler olabilir. Faiz oranlarının artması, sermaye akışını ABD'ye yönlendirebilir. Bu durum, gelişmekte olan piyasalardan sermaye çıkışına ve bu ülkelerde ekonomik istikrarsızlığa yol açabilir. Trump bu konuda açık açık mesajlar veriyor. Ayrıca, son konuşmasında da Kripto para işine el atacağını ve bu tip çalışmaların yapılacağına söyleyerek dijital paracılardan oy almayı istiyor. 

Bir de Kurumsal vergi oranlarının düşürülmesi, yabancı yatırımcıları ABD'ye çekebilir. Ancak bu, diğer ülkelerin kendi vergi politikalarını gözden geçirmelerine ve potansiyel olarak vergi rekabetine yol açabilir.

Yeni yönetimin yenilenebilir enerjiye yapacağı yatırımlar, küresel enerji piyasasında önemli değişikliklere neden olabilir. Bu durum, fosil yakıtların kullanımının azalmasına ve temiz enerji teknolojilerinin yaygınlaşmasına yol açabilir. ABD’nin Fosil yakıt sektörüne yapacağı yatırımlar ve düzenlemeler, petrol ve doğalgaz fiyatlarını etkileyebilir. Bu, enerji ithalatçısı ve ihracatçısı olan ülkelerin ekonomilerini doğrudan etkiler.

Tabii küresel iş birliği ve diplomasi bu aşamada çok değerli bir yer tutuyor. ABD'nin küresel iş birliğine ve diplomatik ilişkilere yaklaşımı, uluslararası ekonomik düzenin şekillenmesinde kritik rol oynayacaktır.

ABD'nin yeni yönetiminin ticaret politikaları, Türkiye ekonomisi üzerinde çeşitli doğrudan ve dolaylı etkilere sahip olabilir. Bu etkiler, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin doğası, Türkiye'nin küresel ticaret ağındaki konumu ve ABD'nin genel ticaret stratejisine bağlı olarak şekillenecektir. ABD nin alışkanlık haline getirdiği Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Engelleri en büyük stres bizim için. Eğer yeni yönetim ticaret engellerini azaltma ve serbest ticareti teşvik etme politikalarını benimserse, bu durum Türkiye'nin ABD'ye ihracatını artırabilir. Türk firmaları, ABD pazarına daha kolay erişim sağlayarak rekabet avantajı elde edebilir.

Ama Aksine, korumacı politikalar ve yüksek gümrük tarifeleri uygulanırsa, Türkiye'nin ABD'ye ihracat maliyetleri artabilir. Bu durum, Türk ürünlerinin ABD pazarında rekabet gücünü zayıflatabilir ve ihracat gelirlerini azaltabilir ki bunu hiç istemeyiz. ABD ile Türkiye arasında yeni serbest ticaret anlaşmalarının imzalanması veya mevcut anlaşmaların iyileştirilmesi, iki ülke arasındaki ticaret hacmini artırabilir. Bu tür anlaşmalar, Türkiye'nin ABD pazarındaki payını büyütebilir ve ticaret dengesini olumlu etkileyebilir.

ABD'nin yeni yönetiminin ticaret politikaları, Türkiye ekonomisi üzerinde çok yönlü ve karmaşık etkiler yaratabilir. Türkiye'nin bu değişikliklere uyum sağlayabilmesi için, esnek ve proaktif ticaret ve yatırım stratejileri geliştirmesi önemlidir. Ayrıca, Türkiye'nin uluslararası ticaret ilişkilerini çeşitlendirmesi ve yeni pazarlar arayışı, olası riskleri azaltmak ve fırsatları değerlendirmek açısından kritik olacaktır.

Türkiye'nin 2030'a doğru stratejisi, ekonomik, teknolojik ve sürdürülebilirlik çalışmalarını içermektedir. Bu stratejiler, Türkiye'nin kalkınmasına ulaşmasını ve rekabet gücünü artırmasını sağlıyor. Fakat eğer bu ekonominin gidişi önümüzdeki yıllarda halk tarafından protesto edilir ve değişiklik yapılırsa piyasa karışır.