SON DAKİKA

Depremin yıkım etkisini nasıl en aza indirebiliriz?

6 Şubat 2023'de başlayan felaketler zinciri üzerinden 1 ay geçti. 2 kuvvetli yer hareketi, 5 – 6,6 magnitüdü arası 10 deprem, 11 binden fazla artçı şok yaşandı.

Bölgesel episantr haritası atom bombası atılmış görüntüsü verirken, depremlerin enerji karşılığı yerin 5 km. altında 400 km.’lik bir hat boyunca patlatılan 800’e yakın atom bombası tahribat gücündeydi. 10 ilde yıkılan ve ağır hasarlı olduğu için yıkılacak toplam bina sayısı 200 bini geçti. Bu sayının 1999 depreminde Marmara Bölgesi’ndeki 8 ilde 133 bin olduğunu hatırlatmak isterim.

Devlet yaraları sarmaya devam ederken konuştuğum tüm psikologlar ailesini kaybetmiş insanların uzun yıllar bu şoku atlatamayacağını, sosyolojik olarak yaşanan dramın kısa sürede asla azalmayacağını belirttiler.

Fakat maalesef, 50 bine yakın insanımızın hayatını kaybettiği bu dramatik ve katastrofik sonuçların etkisi ancak 1 ay sürdü. Şu an hiçbir televizyonda depremle ilgili bir haber yok. Maalesef yaklaşan seçim gündemi tamamen değiştirdi. Ve biz sıradan hayatımızda olağan ekonomik problemlerle boğuşurken şu siyasi lider şunu söyledi bu parti böyle bir açıklama yaptı gibi sığ siyasi polemiklerin hakim olduğu bir döneme girdik.

Elbette ki bu seçimde diğer tüm seçimler gibi önemlidir ancak benim merak ettiğim siyaset mekanizması, kapanmayacak derin yaraları sarmaya çalışırken mühendislik anlamda ne gibi önlemler ve iyileştirmeler yapacak. 

Bazı soruları yanıtlayamazsak, geçici çözümlerle dönüşmesi gereken binaların dönüşümünü bu binalarda oturan maddi durumu iyi olmayan fakir insanlardan beklemeye devam edersek üzülerek söylüyorum hiçbir şey değişmeyecek. 

Depremin oluş zamanı bize her geçen gün daha da yaklaşırken henüz detaylı zemin çalışmaları bile tamamlanmamış yerlere aceleyle temel atma törenleri planlarsak yapılanlar iyi niyetli bile olsa, seçim öncesi siyasi şovun ötesine geçemeyecektir.

Değişmesi gereken bazı problemleri maddeler halinde sıralayacak olursam:

Yapı denetim firmaları, sadece binaları mı denetleyecek yoksa zemini denetleyen jeofizik ve jeoloji mühendislerine bu firmalarda denetmenlik yapma hakkı verilecek mi?

Bir bölge imara açılmadan önce Jeofizik ve Jeolojik altlık çalışmalar ciddiye alınacak mı?

Binaları ve daireleri sadece satılacak bir mal, ürün gibi gören müteahhitlerin sorumluluğu ne olacak?

Yapı denetim firmalarında çalışan tecrübeli mühendisler çok düşük maaşlara denetleme yapmadan imza atmaya devam edecekler mi?

Tüm binalar için yapı güvenlik belgesi zorunlu hale gelecek mi?

Yapı güvenlik belgesinde, binaya ait tüm projeler, deprem analizi ve zemin etüdü olması şartı aranacak mı?

Daire satışı yapılırken tapu müdürlükleri üniversite onaylı deprem analizi isteyecek mi?

DASK sözde mi yapılacak yoksa gerçekten bina yıkıldığında hasarın tamamını karşılayacak mı?

Mühendislik ve mimarlık fakültelerinden mezun olan gençlerin bilgi seviyeleri nasıl sorgulanacak?

Sismik izolatör sistemi, neden sadece 100 yataklı ve daha büyük kapasitede hastanelerde zorunlu da örneğin en sık yapılan 5 katlı binalarda zorunlu değil?

Müteahhitlik yapmak isteyen ve parası olan herkes neden bu işi yapabiliyor? Örneğin; bu kişilere mühendis ya da mimar olma zorunluluğu getirsek ve 1 yıl süre ile müteahhitlik konusunda tezsiz yüksek lisans yapmalarını zorunlu hale getirsek ne kaybederiz?

Şüphesiz bu listeye en az 10 madde daha ekleyebilirdim ancak bu yazdıklarımın yarısının bile gündeme getirilmeyeceğini biliyorum ancak buradan size söz veriyorum, tüm varlığımla, yapılması gerekenleri, televizyondan, gazeteden, radyodan ve sosyal medyadan anlatmaya devam edeceğim…