SON DAKİKA

Depremin, üç vakte kadar olma ihtimalini görmezden gelmek

Yakında bütün belediyeler üzerlerinden sorumluluğu atabilmek ve biz söylemiştik diyebilmek için binalarda oturan kat maliklerine tebligat gönderecekler.

Ülkemizde genellikle insanların deprem konusunda duymak istedikleri şeyler: 

*Bizim bina yapılırken altında çok sert bir kaya varmış…

*Bizim binanın yapılışı esnasında çok fazla demir kullanılmış…

*Beklediğimiz bu deprem 50 yıldan önce olmaz…

*Kırılacak fay sizin eve çok uzak bir mesafeden geçiyor…

*Binanız çok sağlam gözüküyor, büyük bir ihtimalle depremde hiçbir şey olmaz…

*Bu binayı yapan müteahhit çok düzgün bir adamdı…

*…….. hocayı dün akşam dinledim, 2050’den önce deprem olmaz dedi…

Peki ya yarın olursa?

Oturduğun binanın depremde yıkılıp yıkılmayacağını biliyor musun?

Hayır, öğrenmek istemiyorum, hem bilsem ne olacak ki binada bulunan insanlar 300 TL aidat parasını bile zor denkleştiriyorlar, diyebilirsiniz.

Bu ve buna benzer konuşmaları o kadar çok dinledim ki, inanın sizi yadırgamam.

6 Şubat 2023 tarihinde Gaziantep’te gece yatağına yatan insanlar, sabah okula, işe gideceğini zannediyordu ancak gece saat 04-19’da maalesef bu insanlar, hastaneye bile gidemediler.

Çünkü yıkıntılar altında çoğu ya öldü ya da acılar içinde çıkarılmayı beklediler…

Depremden sonra bölgeye gittiğimde insanlardan en çok duyduğum söz, biz böyle bir depremin, İstanbul’da olmasını bekliyorduk, bizim başımıza gelir diye hiç düşünmemiştik…

İstanbul’da yaşayan tüm insanlar olabilecekleri televizyon ekranlarından izlerken, maalesef araya seçimin girmesi, hayat pahalılığının artması  ve yaz gelmesi gibi nedenlerle bu depremlerin negatif etkilerinden tamamen sıyrılmış sanki bu depremler Avusturalya’da olmuşta herkes televizyon ekranlarından izlemiş gibi davrandığını görüyor ve doğal olarak inanılmaz üzülüyorum…

Yakında bütün belediyeler üzerlerinden sorumluluğu atabilmek ve biz söylemiştik diyebilmek için binalarda oturan kat maliklerine tebligat gönderecekler. Bu tebligatlarda binalarının deprem analizlerini en kısa sürede bu konuda yetki sahibi olan kuruluşlara yaptırıp belediyeye getirmeleri istenecek bu veriler bilgisayarda sisteme girilecek ve bu defada deprem analizi sonucu kötü çıkanlara ikinci bir tebligat gidecek. Binanız güçlendirme ile kurtarılabilecek gibiyse güçlendirme projesi ve uygulamayı yapın. Ya da bina güçlendirme ile de kurtulmuyorsa 3 ay süreniz var bina yıkılacak boşaltın…

Ve sonrasında direnenler ve boşaltmayanlar için binanın elektrik, su ve doğalgaz bağlantıları iptal edilecek…

Bakın maalesef bu süreç 1999 sonrasındaki 24 yılda bir türlü başlatılamadı üzerine abuk subuk imar afları getirildi yani vatandaşa senin yapmış olduğun ve mühendislik anlamda bir karşılığı olmayan usulsüzlükleri affedeceğim, gel bana biraz para ver bende yaptığın imara aykırı, mühendislik dışı her şeyi affedeyim denildi. Bakın bu imar afları devletin belli bir para toplaması dışında hiçbir mühendislik hatayı düzeltmedi ve en çok aftan yararlanan insanlarımız Hatay ve Kahramanmaraş’ta idi.   

Ancak durumun vahametinin hiçbiri farkında bile değildi. Onlar binalarını yasal olarak kurtardıklarını düşünüyorlardı…

İki hafta önce İTÜ’de bu konularla ilgili çok önemli bir çalıştaya katıldım DEGÜDER (Deprem güçlendirme derneği) sponsorluğunda yapılan bu çalıştay, ‘Kentsel dönüşümde güçlendirmenin rolü’ konusunda idi. Katılımcı hocalardan bir tanesi şu ana kadar 30 bin binayı analiz ettiklerini sadece %3’ünün TBDY-2018 şartlarını sağladığını büyük bir kısmının güçlendirilmesi gerektiğini, kalan kısmının ise acilen yıkılması gerektiğini söyledi.

Bakınız, M.Ö.1760 tarihinde yazılan, Hammurabi kanunlarından, 229.madde aynen şöyle diyor:

“Bir inşaatçı, herhangi bir kişi için bir bina inşa eder, bu bina uygunsuz olarak yapılıp çöker ve ev sahibi ölürse, inşaatı yapan da öldürülür…”

Yani, aslında 3783 yıl önce bile, insanlar yaptıkları hataların bedelini ödüyormuş… 

Biz ise, insanları affetmeyi tercih ediyoruz oysa sonrasında, binlerce insan ölmeye devam ediyor…

Bu işte sizce de bir tuhaflık yok mu?