SON DAKİKA

Depremde vefat edenlerin defin işlemleri

İnsan hakları hukukunun bütünselliği ilkesi gereği "bütüncül/bütünleştirilmiş insan hakları yaklaşımı" fikrine göre insan haklarını birbirinden ayırmak, birinci kuşak haklar olarak tanımlanan medeni ve siyasi haklar ile ikinci kuşak haklar olarak tanımlanan ekonomik, sosyal ve kültürel hakları ayrıştırmanın mümkün olamayacağı savunulmaktadır.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 04.12.1950 tarihli ve 421 (V) sayılı kararında medeni ve siyasi haklar ile ekonomik, sosyal ve kültürel hakların kullanımının “birbirlerine bağımlı ve karşılıklı olarak ilişkili” olduğu belirtilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de medeni ve siyasi hakların kapsamını dinamik yorum yöntemiyle yoluyla genişleterek ekonomik, sosyal ve kültürel hakların bazı unsurlarını medeni ve siyasi haklar çerçevesinde koruma sağlayabilmektedir.  

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi “Özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı” başlıklı 8’nci maddesi, “Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.” Hükmünü taşımaktadır. Ulusal güvenlik, kamu güvenliği ve ülkenin ekonomik refahına yönelik menfaatler, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın ve ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması gerekçeleriyle bu hakka sınırlamalar “hukuka uygun” veya “yasayla öngörülmüş” ve  “demokratik bir toplumda gerekli” ise izin verilir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, kişilerin özel hayat, aile hayatı, konut ve haberleşme menfaatlerinden birine yönelik bir müdahale veya devletin bu hakkı korumaya yönelik pozitif yükümlülüklerinin devreye girip girmediği konuları ihlalin varlığı veya yokluğunu belirler. 

Devletin doğal afet nedeniyle yaşam hakkına yönelik risklerin önlenmesi amacıyla yükümlülükleri vardır. Vefat edenlerin toplu ölümü ve toplu gömülmeleri maddi vakıa olarak ortaya çıkmıştır. İdarenin kimlik tespiti ve yakınlarına bilgi verilmesi amacıyla asgari yükümlülüklerini yerine getirilmediği durumlarda cenazelerin açılması da gündeme gelebileceğinden yakınlarını kaybeden kişilerin yakınlarını gömebilme hakkının ihlali ile karşı karşıya kalınacaktır. 

7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun’un 4’ncü maddesi uyarınca acil yardım teşkilatının ve faaliyetlerinin yönetmelikle düzenleneceği ve afetin meydana gelmesinin ardından yapılacak kurtarma, tedavi, barınma, ölülerin gömülmesi, yıkıntıların temizlenmesi ve felaketten etkilenenlerin bakımı gibi konulara dair görevlerin ve görevlilerin valilikler tarafından belirleneceği düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere İl valileri hem görevler hem görevlileri belirlemektedir. 

Depremde vefat edenlerin gömülmeleri usulü ise Adli Tıp Kurumu Kanunu Uygulama Yönetmeliği’nin 10’ncu maddesinin c bendi kapsamında düzenlenmiştir. Buna göre; ““Hakim veya Cumhuriyet savcısı veya hüviyet tespiti için gönderilen makam tarafından gömülmesinde sakınca olmadığını bildiren yazılı belge üzerine ailesine veya yakınlarına veya kimsesiz ise 15 gün içinde belediyeye veya mülki idare amirliğine teslim edilir. Kimliği tespit edilmiş olmasına rağmen ailesi veya yakınları tarafından 5 gün içinde teslim alınmayan cesetler de belediyeye veya mülki idare amirliğine gömülmek üzere teslim edilir.” hükmü yer almaktadır. Ancak deprem bölgesinde arama-kurtarma, enkaz kaldırma çalışmalarının devam etmesi, yakınlarını kaybedenlerin kendi tedavilerinin devam etmesi, deprem bölgesi için OHAL ilan edilmiş olması, salgın hastalıkların baş gösterme tehlikesi, hayatını kaybetmiş olan kişi sayısındaki  yükseklik dikkate alındığında yönetmelikte öngörülen süre kimliği tespit edilemeyenler için 15 günlük, kimliği tespit edilebilenler için 5 günlük sürelerde cenazelerin teslim alınması ve defnedilebilmesi fiilen mümkün olamamaktadır. 

Devletin elinde her türlü maddi güç, teknoloji, yetişmiş uzman personel, bilgi ve istatistiki veri olduğu dikkate alınarak, valiliklerce öncelikle ve acilen vefat eden kişilerin kimlik tespitlerinin gerçekleştirilmesi ve yakınlarına haber verilmek üzere azami çabanın sarf edilmesi ve yakınlarına ulaşılanların defin işlemlerinin yakınlarının istek ve talepleri doğrultusunda gerçekleştirilmesi için yeterli sürenin verilerek gerekli tedbirlerin alınması yönünde irade sergilemesi gerekmektedir.