Bu virüs insanları fakirleştirdi ve de öldürdü mü? Ne yazık ki virüs buna neden oldu. İnsanı diğer insanlardan İzole etti mi? Onu da yaptı? Psikolojimizi bozdu mu? Evet bozdu. Baksanıza Japonya başta olmak üzere ülkelerde intiharlar artmaya başlamış. Mutsuz, korkak, agresif, saldırgan, yalnız insanlar çoğalmış. Hatta kendi kendine konuşan kişi sayesinde artış olmuş. Toplu ibadetlerin yapılamamasından dolayı dine bağlılık azalmış. Yahu biz ne ettik de bu duruma geldik. Bu virüs nereden çıktı girdi hayatımıza. Bizi perişan etti. Acaba bu aşılar bizi değiştirecek mi? 

2045 yılında ne olacak? Gözler o yıla çevrildi. Adamlar virüs tatbikatları yaptı mı yaptı. Hem de nasıl. Yıllar öncesinden başladı Johns Hopkins Üniversitesi 2010 yılında yaptığı araştırma sonuçlarında algı yönetimini çok başarılı yapıyor. Acaba bizim genetiği ile oynanan aşılar ne gibi etki yapacak. Biz kobay mıyız? Tüm dünya deneme tahtası durumuna geldi. ABD neden bedavadan 500 milyon aşıyı dünyaya vermeye çalışıyor. Aşıların sonu olmayacak. Ama bugünkü aşıların etkilerini üç dört ay sonra görülecek. Adamlar inanın ya da inanmayın ama “bizimle oynuyorlar mı?” sorusuna inanan kişi sayısı artıyor. Acaba bu aşı üreten fabrikaları ortak iş mi yapıyor? Kasım ayında kapanmalar tekrar olacak mı? Yeni mutasyonlu virüs ortaya çıkacak mı? Buna karşı koysun diye yine aşı olacak mıyız? Olursak bize ne olacak. Bunun dünya ekonomisine etkisi ne olacak?  Bakın daha bir sürü soru sorabiliriz. Bu düşündüklerimiz bizim kafamızı karıştıran olaylar neticesinde de olabilir. Bizi paranoyak yaptılar. Artık her şeyden işkilleniyoruz. Bakın bir başka senaryo da siber Saldırılar. Zaten geçen sene İklim iklim deyip duracağız” dedik, geldiğimiz salyalı deniz, kuraklık ve açlık kapıda. Soru sormak çok önemli. Bu işi bilim adamları zaten yapmalılar. Benim gibi akademik çalışan kişiler soruları sorup arkasını da araştırmak ve doldurmak durumunda. Dün dışarıya çıkmak zorunda kaldım. Bir baktım ki herkes sokakta. Trafik derseniz berbat. Fiyatlar olmuş iki kat. İnsanlar olmuş psikopat. Öte yanda daha hiç bir şeyden haberleri olmayan yavrular ellerinde balonlar, şekerler hoplayıp zıplıyorlar. Pek de memnunlar hayatlarından. Oysa biz onlara öyle bir dünya bırakıyoruz ki anlaşılmaz.  

Tüketicilerin sosyal alanlardan uzak durması ve evde çalışması sonrası evler uyumak ve ölü zaman geçirilen bir yer olmaktan çıkıp yaşamın merkezi haline geldi. Özellikle Mayıs ayında tüketiciler gıda alışverişinin ötesine geçerek evlerinde daha iyi vakit geçirmeye önem verdiler. Bu nedenle dekoratif eşyalar, yeni mutfak aletleri gibi ev hayatını iyileştirecek yatırımlar yaptılar. Benim birçok arkadaşım mutfakta kullanmak için icatlar bile yaptı. Mutlu muyuz? Vurdum duymaz olmamızı bekleyemezsiniz. Dünyada artık yeni bir tüketici modeli var. Finansal kaynaklar açısından daha kısıtlı ve dikkatli, dijital teknoloji kullanımında daha cesur ve ilerici, karar verirken daha seçici. “Türkiye e-ticaret için çok ciddi bir potansiyele sahip. Ticaret Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre, Türkiye’nin e-ticaret hacmi 2020 yılının ilk altı ayında, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 64’lük bir artışla, 91,7 milyar TL olarak gerçekleşti. Bankalar arası Kart Merkezi’nin verileri de bu artışı teyit eder nitelikte, Ocak-Haziran döneminde internetten yapılan kartlı ödeme işlemleri, geçen yılın aynı dönemindeki tutarın iki katının üzerinde büyüdü. Birçok klasik perakende şirketi 5 yıl sonrası için hedefledikleri online penetrasyon oranlarına daha şimdiden ulaştı ve bu seviyelerin de kalıcı olmasını bekliyor. Artık evden çıkmak istemiyoruz. İşimizi yapıp hemen eve dönmeyi düşünüyoruz gibi geliyor bana. Artık alış verişi de evden yapabiliyoruz nasıl olsa. Bu arada yapılan araştırmalara göre.  Alışverişin dijital kanallara kayması satın almayı kolaylaştırıyor. Ancak bu durum tedarikçiyi etkiliyor. Çünkü dijital kanal tedarikçiler için en az karlı olan alan. Bunu da başka bir gün anlatırım.