SON DAKİKA

Değişim

İnsan hep değişmek ister… Kendini aşmak, belki de Nietzsche gibi üst insan olmak ister ancak hayatının büyük bir kısmı, gündelik ihtiyaçlarını karşılayabilmek için ömrünü kiraya vererek yaptığı tuhaf işlerle, solar.

Gençlikte kurduğu hayallerinden, emekli olduğu zaman ki pişmanlıklarını çıkardığında elinde kalan kuru bir ekmek parçasıdır artık hayat çoğu insan için…

Ancak değişim, baharın gelmesi gibidir. Tüm doğa ve insanlar tarafından elle tutulur, gözle görülür, büyülü bir histir.

Şimdilerde her zamankinden daha çok ihtiyacımız var bu hisse.

Su gibi hava gibi. 

Ülke olarak değişmek maalesef zordur. Pek çok faktör vardır derinlerde, değişimi istemeyen, zorlaştıran ve kaostan beslenen… 

Ancak umut insanı ayakta tutan yegâne can suyudur ve yaşıyorsan hala kucağında yeni doğmuş bir bebek gibidir.

Ne güzel şeydir umut. Değişimin fitilini ateşleyecek ve meşalesini yakacak insanlara ihtiyacımız var şu günlerde.

İyi yönde değişmeye, gelişmeye ve mutlu olmaya ihtiyacımız var hepimizin.

Tüm hikayeler kendini gerçekleştirememiş bir kahramanla başlar ve bu kahraman bir gün yolculuğa çıkar onu neyin beklediğini kestiremediği bir yolculuğa.

Ve tek bir amacı vardır bu yolculuğun, değişmek.

Şu an ki senden daha mutlu olan hedeflerine ulaşan sene doğru yaptığın bu değişim yolculuğu, hikayesini senin yazdığın, senin yönettiğin ve baş rolde senin oynadığın kendi hayat yolculuğunun filmidir.

Nuri Bilge Ceylan’ın da söylediği gibi aslında hepimiz, kendi çektiğimiz filmin kahramanlarıyız.

Eğer kendi çektiğimiz bu filmden memnun değilsek senaryosunu değiştirmeliyiz, değişmeliyiz. 

Hayatımızda bizi en çok ne rahatsız ediyorsa onun üzerine gidip değiştirmek için çaba sarf etmeliyiz.

Eğer önem verdiğiniz bir konuda bilgisiz olmak sizi rahatsız ediyorsa, o konuya mercek tutup o konu hakkında size yeni şeyler öğretecek alışkanlıklar edinmelisiniz.

İnsanlar geleceklerine karar vermezler, alışkanlıklarına karar verirler ve alışkanlıkları da geleceklerine karar verir.

Kilonuz fazlaysa akşam televizyon karşısında oturmak yerine yürüyüş yapmayı deneyin.

İşinizi sevmiyorsanız ve daha iyisini yapacağını düşündüğünüz bir yeteneğiniz varsa onu kullanarak para kazanmayı deneyin.

Sizi aşağı çeken insanlarla aynı şeyleri konuşup gereksiz yere negatif enerji yüklenmeyin.

Haruki Murakami’nin de söylediği gibi öylece oturup sonsuza kadar yaralarımıza bakamayız. Ayağa kalkıp bir sonraki eyleme geçmeliyiz.

Ülkemiz ve dünyada bu değişimden nasibini alıyor ancak maalesef iyi yönde değil. Savaşlar, işsizlik, küresel ısınma, küresel kirlilik, doğal afetlerde ki inanılmaz artış, nüfus artışı, kanserin inanılmaz bir seviyeye ulaşması, biyolojik silahların geliştirilmesi, gelecek kaygısı, psikolojik problemlerin artması, saygı ve güvenin toplumda azalması, aile kavramının içinin boşaltılarak boşanmaların artması, din kavramının siyasetçiler tarafından kötüye kullanılmasıyla toplumda değerinin azalması, anne babaların bakım evlerine terk edilmesi…

Bakınız tüm bu değişimlerin hepsi daha kötüye gidiş konusunda bizi etkilerken teknolojik ilerlemeleri kullanarak iyi yönde değişmemiz hala mümkün.

Bunun için eğitim siteminde bazı paradigma değişikliklerine ihtiyacımız var.

Örneğin artık bir kütüphane dolusu kitapta bulunan bilgilere elimizde ki cep telefonlarında Google’a yazarak yada ChatGPT ile ulaşabiliyoruz. İşte okullarda eski tabiri ile ansiklopedik bu bilgileri öğrencilere ezberletip sonra ezberlediklerini papağan gibi yazmalarını istemek yerine konuyu anlatıp gerekli bilgileri verip gerçek hayatta bir problemle karşılaştığında bu bilgilerle bu problem nasıl çözülür öğretilmelidir. Yani sıradan bilgileri kullanarak problemler nasıl çözülebilir.

Bilgi ezberletmek yerine bu bilgiyi işe yarayan bir çözüme nasıl dönüştürebiliriz sorgulanmalıdır?

Zamanı geldiğinde, yürüdüğü bu büyülü yolda değişimin hakkını veren güzel insanlar, hak ettikleri ve hep hayalini kurdukları o üst insana mutlaka dönüşeceklerdir.

Değişimin bu engebeli ve büyülü yolunda, yürümeye cesaret edebilen o güzel insanlara, selam olsun….