SON DAKİKA

Coğrafyanın kaderi deyip geçemeyiz…

Kaan Özbek 14 Eki 2023

7 Ekim… Hamas, İsrail'e karşı "Aksa Tufanı" operasyonu başlattı ve Gazze'den 5 bin roket fırlattı. İsrail, Gazze Şeridi'ne hava saldırıları düzenledi ve 159 konutu tamamen yerle bir etti.

1210 konuta da kısmi hasar verdi. Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail’in saldırılarında 91’i çocuk, 61’i kadın olmak üzere 570 Filistinlinin öldüğünü, 224’ü çocuk, 151’i kadın olmak üzere 2 bin 900 kişinin de yaralandığını açıkladı. Hamas’ın saldırılarında ise 700 İsraillinin hayatını kaybettiği bildirildi. İsrail Savunma Bakanı Gallant, Gazze’nin “tamamen kuşatılacağını” açıkladı. İsrail ordusu, Lübnan’dan sınırı geçen bazı silahlı kişileri öldürdüğünü duyurdu. Avrupa Komisyonu, Filistin’e yönelik finansal yardımı durdurduğunu ve tüm projeleri incelemeye aldığını açıkladı.

* * *

Yukarıdaki paragraf sadece bir haftada yaşananların kısa bir özeti. Lakin işin insani boyutu bambaşka ve daha derin. Şöyle bir çevremize bakalım. Ülkemizin hemen sağında Azerbaycan – Ermenistan krizi bir sönüyor bir parlıyor. İran olası bir Amerikan tehdidine karşı sürekli eli tetikte. Kuzeyimiz Rusya – Ukrayna savaşı nedeniyle yangın yeri. Aşağımız kan gölü Suriye’de kargaşa bitmiyor, hatta kargaşa içimize kadar sirayet etti. Sol yanımız 100 yıldır Yunanistan ile gergin. Bu durumda suçu coğrafyaya atmak sadece kısa bir kaçıştır. Bilakis genel anlamda insanların değil ama devletlerin diplomasiyi bir kenara bırakıp her şeyi silah gücü ile çözme yani binlerce yıl önceki o hayvani, o barbar yanımıza döndüğümüzün bir göstergesidir.

* * * 

Çok uzağa sınırları geçmeye gerek yok. İnsanların birbirine ne kadar tahammülsüzleştiğini görebilmek için TV haberlerini ya da gazetelerin üçüncü sayfalarını okumak kafi. Bu ülkede her gün çocuk, kadın öldürülüyor. Hatta o kınadığımız “Vay tavuğun bahçeme girdi” deyip kan davası başlatan nice atalarımız gibi o kadar tahammülsüzleşmişiz ki yol vermedi diye trafikte her an bir insan öldürülmesi ya da en basitinden taşlı sopalı bir kavga çıkması olası. Toplu taşımalarda insanların yüzleri adeta Çarşamba Pazarı, bir kıvılcım yeter misali biri birine yanlışlıkla 10 saniyeden fazla baksa bakılan taraf kadınsa tacizcilikle suçlanıp bir araba sopa yemesi olası. Eğer erkekse durum daha da beter… Amiyane ifadelerle, “Vay sen bana niye bakıyorsun bilader” deyip bi ton sopa atması an meselesi. 

* * * 

İnsanlık topyekûn bir geri-evrim süreci yaşıyor. Bunun başka bir açıklaması yok. Daha fazla kazanma, her şeye sahip olma, hükmetme hissiyatı bizi bu hale getirdi. Ve en önemli bilimlerden sosyoloji bile artık bu işin içinden çıkamıyor. 

* * * 

Oysa yakın zamanda Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağız. Tarih kitapları şanlı zaferimizi anlatıyor. Ama şahit olanlar çoktan göçüp gitti bu diyarda. Atalarımızın yaşadığı o zor günler, ölümler, eve dönmeyen babalar, evlatlar çoktan unutuldu aile hafızasında. Hatta özel günler dışında arkalarından dua edenler bile kalmadı sayılır. Peki çevremizde yaşanan bunca acıya, dökülen bunca göz yaşına bir takım tutar gibi taraf tutarak alkış tutmak niye?! Milliyeti, dini, ırkı ne olursa olsun ölen, kanı dökülen, evlatsız, babasız kalanlar insan!

* * * 

Bütün dinlerin özüne inildiğinde; Tanrı dinleri dünyaya insanların özünü hatırlasın, yüzünü mutlak sevgiye çevirsin diye indirdiği söylenir. Hangi din gözünü kırpmadan çoluk çocuk bakmaksızın öldürmeyi emredebilir ki! Bunun dinin özü olan sevgiyle açıklanması mümkün mü?! Hepsini geçtim diyelim ki bir dininiz de yok; hangi vicdan çoluk çocuk öldürmeye varacak kadar müsaade edebilir?!

Sorular böylece uzar gider. Uzun lafın kısası benim demem o ki; insan öldürmeye dayalı hiçbir din, hiçbir ideoloji insan olanın vicdanında yer edemez. Elindeki en sevdiği bardağı kırılan insan bir insanın öldürülmesine sevinebiliyorsa oturup insanlığını, inandığı her türlü değeri baştan aşağı sorgulamalıdır. Biz insanlık olarak hiç iyi bir yere gitmiyoruz. Ve bunun tamiri için kılını kıpırdatan da yok. Bütün dünya liderlerinin yüzünde yer alan öfke toplumların iliklerine kadar işliyor. Diplomasiyi hatırlayın ey liderler; diplomasiyi… En basiti “Beddua etme sana döner” sözünü anımsayın. Kimseye silah çevirmeyin, o silah bir gün size de döner!