SON DAKİKA

CHE ve Motosiklet Günlükleri

O yaşasaydı, Afrika rüyası gerçekleşir miydi bilmiyorum. Ancak savaşını verdiği fikirleri uğrunda ölmesi onu bir efsane yapmıştı.

Kendilerini savunamayan insanların, hak ve özgürlüklerden, zenginliklerden eşit şekilde faydalanması gerektiğini savundu. Latin Amerika’da bir ateş yaktı ancak emperyalist sistem onun kalemini 39 yaşında kırdı.

Ernesto "Che" Guevara (1928-1967) otuz dokuz yıllık bir ömre önemli devrimler sığdırdı.

Arjantinli Marksist-Leninist siyasetçi.

Küba gerillaları ile enternasyonalist gerillaların lideri ve sosyalist bir devrimci.

Tıp eğitimi alırken Latin Amerika'yı baştan aşağı dolaştı ve bu sayede birçok insanın karşı karşıya kaldığı yoksulluğu doğrudan gözlemleyebildi. Bu deneyimler sonucunda bölgedeki ekonomik eşitsizliği ortadan kaldırmanın tek yolunun devrim olduğuna inanarak Marksizm’i incelemeye başladı ve Başkan Jacobo Arbenz Guzmán'ın önderliğinde Guatemala’nın sosyal devrimine katıldı.

Bir süre sonra 1959 yılında Küba'da yönetimi ele geçiren Fidel Castro'nun askeri nitelikli 26 Temmuz Hareketi'nin bir üyesi oldu. Yeni hükûmette çeşitli önemli görevlerde bulunduktan, gerilla savaşı teorisi ve uygulamaları üzerine makaleler ve kitaplar yazdıktan sonra diğer ülkelerdeki devrimci hareketlere katılmak üzere 1965 yılında Küba'dan ayrıldı. İlk olarak Kongo Demokratik Cumhuriyeti'ne daha sonra da CIA ve Amerikan Ordusu Özel Harekât Birlikleri'nin ortak operasyonu sonrası yakalanacağı Bolivya'ya gitti.

Che , 9 Ekim 1967'de Vallegrande yakınlarındaki La Higuera'da Bolivya Ordusu'nun elindeyken öldürüldü. Son saatlerinde yanında bulunanlar ve onu öldürenler, yargısız infaz edildiğine tanık olmuşlardır.

Ölümünden sonra CHE dünya üzerinde sosyalist devrimci hareketlerin sembolü haline gelmiştir. CHE'nin Alberto Korda tarafından çekilen fotoğrafı "dünya üzerindeki en ünlü fotoğraf ve 20. yüzyılın sembolü" olarak nitelenmiştir. 

Daha fazla detaya inmeden, zaman makinamı çalıştırıp yakalanmadan hemen önceki gece 1967 yılına Bolivya’ya gidiyorum.

-Üstadım, seninle ilgili bir makale hazırlıyorum çok uzaklardan geldim. Vaktin varsa biraz konuşabilir miyiz?

-Elbette 

-Keşke Bolivya’ya hiç gelmeseydin burada CIA ajanları kol geziyor sanki sana tuzak kurmuşlar gibi!

-Dostum, önemli değil bu yola ilk çıktığımda her şeyi kabullenmiştim zaten.

-Tüm bu devrim ve her şey nasıl başladı?

Biraz duraksayarak sönmüş olan purosuna bakıyor ve tekrar yakıp bir nefes çektikten sonra,

-Dostum, aslında her şey en yakın arkadaşım Alberto ile Güney Amerika’yı gerçek anlamda keşfetmek için çıktığımız motosiklet yolculuğuyla başladı ve bütün bunları motosiklet günlükleri kitabımda anlattım.

(Che'nin amacı, Güney Amerika'yı keşfetmekti bir bakıma. Nitekim içindeki çağrıya uymamazlık edemeyip, üniversite eğitimini, ailesini, hatta ilk aşkı Chicniya'yı geride bıkarak yollara vurmuştu kendini. Çeşitli ülkeleri dolaştıkça ve özellikle cüzamlıların bulunduğu hastaneleri ziyaret ettikçe, gözlerinin önündeki tablo netleşmeye başlamıştı: Hem tüm insanlığı ikiye ayıran muazzam bölünme gerçekleştiğinde halkın yanında saf tutmaya karar veriyor, hem de tüm Amerika kıtasını Yankiler dışında bir melez ırka ait sayıyordu. Cüzamlıların Che'yi ve Alberto'yu sevmelerinin nedeni, bu iki kafadarın onlarla çekinmeden sohbet etmeleri, dertlerini dinlemeleri ve futbol oynamalarıydı. Bu arada Che'nin Albert Camus ile ortak bir noktasını da vardı, ikisi de kaleciydi. Dolayısıyla bu kitap, sonu bir gerilla mücadelesine varan ve Küba Devrimi'ne giden bir serüvencinin ağzından anlatılmış bir yol hikâyesidir aynı zamanda...) 

-Onca mücadeleden sonra bize ne tavsiye edersin üstadım?

-Hayat Korkakları Affetmez. Kaybettiğin tek savaş, uğrunda savaşmaktan vazgeçtiğindir. Kaybetmekten korkma; bir şeyi kazanman için bazı şeyleri kaybetmelisin. Ve unutma; kaybettiğinde değil, vazgeçtiğinde yenilirsin…

Ayrıca, özgürlüğün en büyük düşmanı, halinden memnun olan kölelerdir. Kapitalist bir sistemde insanlar görünmez, bir kafesin içinde yaşarlar.

-Belki hiç bir şey yolunda gitmedi ama hiçbir şey de beni yolumdan edemedi, dostum.

Ve purosundan bir nefes çekerek gökyüzüne bakıyor.

-Son tahlilde aslında bu yola çıkarken amacın neydi?

-Tek amacım, gittikçe soğuyan bu dünyada üşüyen halkların ısınabileceği, paylaşılan ateşler yakmaktı…