SON DAKİKA

Celal Şengör haklı olabilir mi?

Prof. Dr. Celal Şengör sıra dışı gözlemleri olan uluslararası önemli bilimsel yayınlarıyla dünyaca kabul görmüş, benim de bu yönüyle çok önemsediğim bir yerbilimci meslektaşımdır. Geçenlerde Twitter'da yer alan bir paylaşımının doğru olma ihtimali , bu konuda beni de ciddi anlamda kaygılandırdı.

‘Kağıda gelen zammı, kitaba gelince değil de tuvalet kağıdına gelince anlayan toplum, dünyaya neresinden baktığını gösterir…’

Oysa bu ülke Cahit Arf gibi önemli matematikçileri yetiştirebilmiş, her alanda kendine yetebilen fedakar ve akıllı insanlardan oluşan bir ülkeydi.

Peki biz Cahit Arf gibi efsane matematikçiler yetiştiren bir eğitim sisteminden Celal Şengör’ün Twitter’da yazdığı seviyeye nasıl ulaştık?

Öncelikle , Ord.Prof.Dr.Cahit Arf’ı daha yakından tanıyalım.

İlkokulu o yıllarda Sultani adı verilen liselerin ilk kısmında okumuş, daha beşinci sınıftayken tanıştığı genç bir öğretmen onun matematikle ilgilenmesini sağlamıştır. Lisenin orta kısmına geldiğinde artık okul arkadaşlarının çözemediği matematik sorularını çözen Cahit Arf’ın bu yeteneği ailesi ve hocalarının ilgisini çekmiş ve Paris’teki St. Louis Lisesi'nde okumak üzere ailesi tarafından Fransa’ya gönderilmiştir. Üç yıllık lise tahsilini iki yılda bitirip Türkiye’ye geri dönen Cahit Arf o sıralarda Türk hükûmeti tarafından yükseköğrenim görmek üzere sınavla Avrupa’ya gönderilecek aday öğrenciler arasına alınmıştır.

Yükseköğrenimini Fransa'da Ecole Normale Superieure'de 1932'de tamamlamıştır. Bir süre Galatasaray Lisesi'nde matematik öğretmenliği yaptıktan sonra İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde doçent adayı olarak çalışmıştır. 

Doktorasını yapmak için Almanya'ya gitmiştir. 1938 yılında Göttingen Üniversitesi'nde doktorasını bitirmiştir.

Türkiye'ye döndüğünde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde profesör ve ordinaryüs profesörlüğe yükseldi ve 1962 yılına kadar çalıştı. Daha sonra Robert Koleji'nde matematik dersleri vermeye başladı. 1964 yılında Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ilk bilim kurulu başkanı oldu.

Daha sonra gittiği Amerika Birleşik Devletleri'nde araştırma ve incelemelerde bulundu; Kaliforniya Üniversitesi'nde konuk öğretim üyesi olarak görev yaptı. Türkiye'de yaşamak istemesi üzerine kendi isteğiyle 1967 yılında Türkiye'ye döndü. Döndükten kısa bir süre sonra Kanada ve Amerika'daki üniversitelerden konuk öğretim üyesi olarak teklifler aldı. Ancak kendisi bu tekliflere cevap veremeden Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nden gelen telefon bu üniversiteye atandığını ve uçak biletinin yolda olduğunu söylüyordu ve artık Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde göreve başlamıştı. 1980 yılında emekli oldu. Emekliye ayrıldıktan sonra TÜBİTAK'ın kurulmasında çok emeği geçti ve TÜBİTAK'a bağlı Gebze Araştırma Merkezi'nde görev aldı. 1983-1989 yılları arasında Türk Matematik Derneğinin başkanlığını yaptı.

Cahit Arf, cebir konusundaki çalışmalarıyla dünyaca ün kazanmıştır. Sentetik geometri problemlerinin cetvel ve pergel yardımıyla çözülebilirliği konusunda yaptığı çalışmalar, cisimlerin kuadratik formlarının sınıflandırılmasında ortaya çıkan değişmezlere ilişkin Arf değişmezi ve Arf halkaları gibi literatürde adıyla anılan çalışmaların yanı sıra "Hasse-Arf Teoremi" adı ile anılan teoremi matematik bilimine kazandırmıştır. ''Arf Sabiti'' ve ''Arf Kapanışları'' gibi terimleri buldu. 

Hatta bu terimler, resminin de yer aldığı 10 TL’nin üzerinde de mevcuttur. 

O zaman can alıcı sorumu sorayım: Bu millet Cahit Arf gibi bilim insanlarını yetiştirme seviyesinden , Celal Şengör’ün twitinde belirttiği seviyeye nasıl ulaştı?

2022 yılında üniversite sınavına giren aday sayısı 3.008.287 kişi olarak açıklandı.

Bu adaylar için açıklanan doğru sayı ortalaması ise üzülerek yazıyorum, Matematik: 7, Fizik: 2, Kimya: 1,5, Biyoloji: 2’dir. Ayrıca sınavdaki tüm sorular içinde bir tek doğrusu bile olmayan aday sayısı 96.776 kişi olarak açıklandı. Bu sonuçlar sizce normal mi?

Maalesef bir şeylerin düzgün gitmediği kesin. Bilime, bilim insanına, kitaba, araştırmaya hiç önem vermediğimiz ortada. Tek önceliğin para kazanıp daha iyi şartlarda yaşama isteği olduğunu görüyorum. Oysa, Cahit hoca matematiğe bakışını şu sözleriyle özetlemiştir.

"Matematik de resim, müzik ve heykel gibi bir sanattır…"

"Matematik endüktif (tümevarımsal) bir bilimdir ve bu endüktif bilim sonsuz kümeler için geçerli. Bu sonsuzlukları endüktif bir şekilde kavrıyoruz ve kavradığımız zaman da o sonsuzluğu hissediyoruz. Sınırsızlığı. Ve bu bize mutluluk veriyor çünkü ölümü unutuyoruz... Her kes ölümsüz olduğunu hissettiği alanda çalışmak ister. Ben de matematikte kendimi ölümsüz hissettim…