SON DAKİKA

Çalkantılı zamanlarda ekonomik koşullar...

Ekonomi dünyasında bir haftadır çok değişik işler olmaya başladı. Dövizin nereye kadar yükseleceği ile ilgili tartışmalar ve piyasanın durumu konusunda ve gelecek planlarıyla ilgili ekonomiye yönelik beklentiler ve alınabilecek önlemler konusunda değişik çalışmalar yapıldı.

“Bir ülkede ekonomide birkaç hafta ne fark yaratabilir ki” demeyin. Bir şefin değişmesiyle mutfakta yemeklerin lezzeti de değişebiliyor. Ekonomik koşullarla ilgili piyasa oyuncuları çok da endişeli görülmüyorlar. Ancak durum hiç de dikkate alınmayacak gibi değil. Türkiye’nin 200 milyar doları aşan dış borcu var. 60 milyar dolar da cari açık var. Ülke olarak bu aşamada dövize çok ihtiyacımız var. Seçimlerden sonra dövizde yaşanan seyir kafaları karıştırmaya devam ediyor. Bir ay içinde yüzde 20 ye varan artışı gördük. Enflasyon ve jeopolitik istikrarsızlığı ekonomik büyümeye yönelik en büyük tehdit olarak görmeye devam ediyoruz. Bu küresel açıdan da böyle. McKinsey Küresel Araştırmasına göre, Ekonomik iyimserlik mart ayında ani bir yükselişe geçti ama ardından ılımlı hale geldi. Mart ayı başında bu alanda yapılan ankette piyasa oyuncuları olumlu görüş bildirmişlerdi. Oysa şimdi değişen gündeme göre dünya ekonomik beklentisi de değişiyor. Diğer bir ankete katılan piyasa yöneticilerinin yüzde kırk kadarı, küresel ekonomik koşulların önceki altı ayda iyileştiğini söyledi; bu bir yıl içinde ilk kez olan bir görüntü. Bu durum da bize yanıt verenlerin düşüşten çok iyileşme bildirme olasılığının yüksek olduğunu gösteriyor. Yüzde 45'i önümüzdeki aylarda küresel koşulların iyileşmesini beklerken, yalnızca yüzde 28'i koşulların daha da kötüleşeceğini tahmin ediyor. Umarım çoğunluğun düşüncesi bizim için hayırlı olur ve yatırım ve ihracat konusunda ülkemiz için güzel günler bizimle olur. Aslında bizim Türk Cumhuriyetleri ile yaptığımız ekonomik bütünlük bundan sonrası için iyi kullanılırsa dünyada söz sahibi bile yapabilir. 

Yapılan bu anketler, ekonomiye böyle bakarken kendi ekonomistlerimiz de seçim sonrası hükümet bakanlarının duyarlılıktaki değişiklikleri özellikle mali açıdan beklenti oluşturduğunu bunun da karşılıksız kalmayacağını ön görüyorlar. 

Ülkemizde Jeopolitik istikrarsızlık ve enflasyon en önemli endişeler olmaya devam ediyor demiştik. Bir yanda ABD’nin Yunan adalarındaki yerleşmesi Rusların hiç hoşuna gitmiyor, öte yandan Ukrayna’daki Nükleer Santralın zarar görmesine neden olacak baraj bombardımanını kimin yaptığı konusu var, diğer yandan da gümbür gümbür gelen Çin ve ABD çekişmesinin Asya’da yarattığı bekleyiş.  

Bu konuların arasına artı işareti koyunca eşitin karşısındaki sonuç ülkemiz için önlemlerin alınmasını ve tetikte bulunulmasının uyarısı oluyor.  

Dünyada gelişmekte olan tüm ülkelerde para kurunda büyük oynamalar görülüyor. “Türkiye'nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeceği kalmamıştır.” Bu söz yeni Maliye Bakanımıza ait. Bakalım bugüne kadar rasyonel olmayan ekonomi ile cebelleştik bundan sonra da rasyonel zeminde nasıl bir dünya bizi bekliyor olacak. Mesela, Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi büyük ekonomiler arasındaki ticaret gerilimlerinin küresel piyasalar üzerinde önemli etkileri olabilir. Ticaret anlaşmaları ve tarife politikaları genellikle yakından izlenecek. Bu bizim ülkemizde nasıl yankı bulacak? Faiz oranlarındaki değişiklikler ve niceliksel genişleme önlemleri gibi merkez bankalarının aldığı önlemler ekonomik koşulları mutlaka etkileyecektir.  Yeni Merkez Bankamızın Müdiresi rasyonel zemine nasıl bir ayar çekecek? ABD Federal Rezervi veya Avrupa Merkez Bankası gibi merkez bankaları tarafından alınan kararlar genellikle para birimleri, enflasyon ve yatırım üzerindeki potansiyel etkileri açısından bizi ziyadesiyle etkiliyor. Önlem olarak ne gibi detaylarla karşılaşacağız. Galiba yeni dönemde halk pazarındaki hesabı biraz süpermarket hesabına çevirecek yönetim. Dünyanın değişik kilit bölgelerdeki çatışmalar, yaptırımlar veya siyasi istikrarsızlık ticaret, yatırım ve piyasa duyarlılığını ziyadesiyle etkiliyor. Petrol ve gaz fiyatlarındaki dalgalanmalar çeşitli sektörler ve ekonomiler üzerinde yaygın etkiler yaratabilmektedir. Geçen hafta benzin İstasyonlarındaki kuyruk rasyonel ekonominin bir ürünü mü? Enerji fiyatlarındaki değişiklikler enflasyonu, tüketici harcamalarını ve üretim maliyetlerini daha nasıl etkileyebilir. Hisse senedi piyasaları, tahvil getirileri ve döviz kurları genellikle oynaklık veya istikrar belirtileri açısından neler bekliyoruz. Rasyonel olarak düzelecek mi?  Yatırımcılar, portföyleri hakkında bilinçli kararlar almak için çabalayıp duracaklar mı? Dünya ekonomisinin karmaşık olduğunu ve birçok faktörün onu etkileyebileceğini unutmadan hayatımıza yön vermek lazım.