SON DAKİKA

Bugün günlerden o gün! Acımın tarifi yok …

Bugün günlerden ILGIN… Zamanın benim için durduğu gün. Üç yıl önce bugündü, bir cuma vakti öğleden sonrası ameliyathane kapısında beklerken, kaybettim kızımı. Sonrasında, çıkan doktorların söylediklerini duymadım, inanmak istemedim. Yaşasaydı eğer şu an 17 yaşında olacaktı…

Oysa hayat devam etti olağan akışında, ertesi gün güneş doğdu. İnsanlar kahvaltılarını yaptılar. Çiçekler açmaya ve solmaya devam ettiler. Dünyanın her yerinden insanlar eğlenmeye, birbirlerini kırmaya ve kandırmaya devam ettiler. Kimse bana acımasın diye görmek istemedim, en yakın arkadaşlarımı bile... 

Yaram derindeydi ve kanamasına izin verdim günlerce, aylarca…

Sonra, yakın zamanda bir gün, penceremi açtığımda bir kuşla göz göze geldik, bana tıpkı onun baktığı gibi baktı, üç saniye kadar ve uçtu.

O gün ayağa kalkıp o kuşun ardından uzun uzun baktım ve verdiği mesajı kabul ettim.

Sonra diğer çocuklarıma vermek istedim, kalan tüm sevgimi...

Yaramın, kabuk bağladığını hissettim gün be gün. Sabahları herkes uyurken çıktım yollara. Kendimi yeniden inşa ederek, kalan süremde insanlar için ne yapabilirim diye sordum kendime, günlerce…

Önce, onun içinde yaşamaya devam ettiği, kitabımı bitirdim ve sonra, İstanbul Depremi olmadan insanları bu depreme hazırlamak ve ölmemelerini sağlamak için tüm bilgi ve tecrübemi kullanacağıma söz verdim.

Şimdi her sabah uyanıp hayata kaldığım yerden devam edebilme isteğimi ancak bu şekilde, makul karşılıyorum.

Artık depresyon ve hayata küsmek için değil, insanlara kalan ömrümde nasıl faydalı olabilirim diye, yaşamayı tercih ediyorum…

Siz de çok sevdiğiniz bir yakınınızı kaybedebilirsiniz, hem de ansızın ya da yavaş yavaş gözünün içine bakarken gün be gün avcunuzda erirken hiçbir şey yapamayabilirsiniz…

Bu nedenle o anın gelmesini beklemeyin bence, sizin için kim değerliyse, hala hayatta iken sağlıklı ve yanınızda iken, bunu ona gösterin. 

Korkmayın hiç kimse sizi kınamaz…

Büyük prensesim ILGIN’la aramızda inanılmaz bir sevgi ve görünmez bir saygı bağı vardı. O benden korktuğu için değil, beni kırmamak için bazı şeyleri yapmazdı. Onun için her şeyi yapacağımı bilirdi. Şimdilerde ona her sarılmak istediğimde, kardeşi Eylül’e sarılıyorum. Onu her öpmek istediğimde yanaklarından, abisi Doğukan’ın yanaklarını öpüyorum. Siz de öyle yapın, korkmayın çocuklarınız şımarmaz, size saygısı azalmaz, ancak sevgileri büyür…

Onlar hala hayatta iken, evlenip gitmeden, o sınırsız sevgi ve güven duygusunu verin onlara.

Tıpkı eşim, Hafize öğretmenin yaptığı gibi yapın, tüm öğrencilerine Ilgın’a ders anlatır gibi ders anlatıp, bir anne gibi sahip çıkmayı deneyin… 

O zaman hem faydalı olursunuz hem de iyileşirsiniz…

Acılar, hepimiz için var. Kimse yaşayacağı acıdan kaçamaz, bir başkasına devredemez çünkü ateş düştüğü yeri yakıyor…

Kimse bu dünya da kalıcı değil. 46 yıl Cihan padişahı olarak yaşamış Sultan Süleyman’a kalmayan dünya, zaten hiçbirimize kalmayacak.

Ve hepimiz bir gün tekrar bir araya geleceğiz. Geride kalan günlerimin, geçen ömrümden az olduğunu biliyorum. 

Bu nedenle içim rahat…

Acımın, hayata bakışımı, tamamen değiştirdiği doğrudur…

Bu nedenle, bundan sonra bugünü, kızımı kaybettiğim gün olarak değil, ILGIN’ımın cennete kabul edildiği gün olarak, kabul ediyorum…

Steve Jobs’un ölmeden önce söylediği gibi:

Size tavsiyem,

Ailenize, eşinize, arkadaşlarınıza çok kıymet verin ve sevin.

Kendinize iyi davranın ve insanlara değer verin.

Yaşlandıkça ve ümit ediyorum akıllandıkça;

Fark ediyorsun ki;

300 dolarlık saat de,

30 dolarlık saat de,

Aynı zamanı gösteriyor…