SON DAKİKA

Bu şiddet ne zaman son bulacak?

Kadın cinayetleri, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, çocuk istismarları… Bir türlü bitmeyen ve hatta azalmayan gün geçtikçe daha çok duymaya başladığımız üzücü haber başlıklarından sadece bir kaçı…

1 Temmuz itibariyle İstanbul Sözleşmesi tartışmalı bir şekilde ve yasalara uygun olmayarak yürürlükten kaldırıldı. Türk aile yapısına aykırılıklar bulundurduğu söylendi ve kadınların korunması için bu sözleşmeye ihtiyaç olmadığı, kanunların ve mevcut düzenin yeterli olduğu belirtildi ancak haziran ayında yaşanan cinayet ve istismar olaylarına baktığımızda durum hiç de öyle görünmüyor. Haber sitelerine ve sosyal medyaya yansıdığı kadarıyla haziran ayında en az 94 kadın şiddet gördü, 24 kadın ve 3 çocuk öldürüldü, en az 7 kız ve erkek çocuğu cinsel istismara, 7 kadın ise tecavüze uğradı. Kadın cinayetlerinin yüzde elliden fazlası ise eski eş, sevgili, eski sevgili veya akrabalar tarafından işlendi. Bu tabloya bakıldığında mevcut düzen yeterli gözüküyor mu? Mevcut sistemin ve yasaların kadınları, çocukları korumaya yettiğine kanaat getirilebilmesi için bu sayıların sıfır olması gerekmiyor mu? Ortada böyle bir tablo varken İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılmak bu suçları işleyen veya işleme potansiyeli taşıyanlara nasıl bir mesaj veriyor? Maalesef bu soruların cevabı düşünüldüğünde atılan adımlar yanlış ve tehlikeli gözüküyor.

Hele ki bu durum mahkemelerin verdiği akıl almaz kararlarla birleşince tehlike iyiden iyiye büyüyor. Geçtiğimiz hafta Elmalı Davası ile ilgili verilen skandal karardan sonra bu hafta başka bir mahkeme tarafından yine akıl almaz bir karar verildi. İzmit’te 12 yaşındaki kızının duşta fotoğraflarını çeken, uyurken üstünü çıkarıp flaşla kızının vücudunu inceleyen ve incelenen telefonunda çocuk pornografisi görüntüleri bulunan “baba” cinsel istismar suçundan beraat etti, telefonunda bulundurduğu görüntüler nedeniyle aldığı hapis cezası ise adli para cezasına çevrildi ve daha önce adli sicil kaydı bulunmadığı için ve yeniden suç işlemeyeceği yönünde mahkemede oluşan kanaat nedeniyle hükmün açıklanması geriye bırakıldı. Bu insanların potansiyel tehlike olduğunun anlaşılması için daha kaç çocuğun canının yanması gerektiğini anlamıyorum. Bu “insanlara” ne zaman hak ettiği cezalar verilecek, ne zaman indirimler kaldırılacak? Sapıkların ve katillerin hak ettikleri cezaları almasının sağlanması mı daha öncelikli olmalı yoksa herhangi bir sapkınlık barındırmayan ama öyle yorumlanmak istenilip uygunsuzca kaldırılan İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması mı? 

Tüm bu şiddet ve istismar olayları dışında kadınlara ve kız çocuklarına yapılan ayrım da akıl alır gibi değil. 13 yaşındaki sporcu Merve Akpınar geçtiğimiz gün yaşadıklarını anlattığında bu ayrım bir kez daha gözler önüne serilmiş oldu. “Sen kızsın, şort giyemezsin, erkeklerin yanında oynamazsın, başarılı olamazsın” şeklinde eleştiriler aldığını ama pes etmediğini anlatan hentbolcu Merve Akpınar kendisi gibi hayalleri olan kız çocuklarına pes etmemeleri mesajını verdi ve büyük destek gördü. 

Bizim ihtiyacımız olan kadınları ve çocukları gerçekten koruyacak düzenlemeler yapılması, kız çocuklarının önünün kesilmemesi ve desteklenmeleri. Zira başarılarla dolu bir gelecek için daha çok Merve Akpınar’a ihtiyacımız var.