Batık kredileri temizleme
Hep bir espri yapılır. "Bankalar kredi isteyene para vermez istemeyenin peşinde koşar" derler.
Aslında BATIK krediler nedeniyle üç kuruş borcu olan ve bunu ödemek için parası olmayan kişiler kredi vermek lazım. Bunu devlet de böyle düşünmüş ve Türk bankaların bilançolarında bulunan BATIK kredi temizleme tasarısı üzerinde son çalışmaları yapıyor. Bu düzenleme yabancıların da ilgisini çekiyor. Yazıma başlarken aslında e- haciz bildirimleri için üzülen insanları anlatmaya çalışacaktım.
Birçok yuva bu
nedenle sarsılıyor. Bankalara olan borçları nedeniyle aile birbirine giriyor.
Keşke bu konuda bir önlem alınabilse. Bu haciz işlemlerini yabancı insafsızların
eline düşürmeden ödeme kolaylığı sağlayarak yapabilseler. Fakat bir taraftan da
bu geri gelmeyen kredilerin 50 milyar dolara yaklaştığını söylemeliyim. Para bu
olunca da dünya piyasasındaki köpek balıklarının da hedefi Türkiye oluyor.
Normal zamanlarda hak ettiğimiz parayı almaktan Financial Post'un haberine göre
SC LOWY Avrupa müdürü Davit Beckett yıl sonuna kadar Türk Bankalarıyla bir
anlaşmaya varacaklarını hedeflediklerini belirtti. Beckett, "Bankalar
potansiyel anlaşmalardaki göstergeleri değerlendiriyor. Bizimle likidite opsiyonlarını
tartışıyor. Bu iyi bir başlangıç" dedi. Zaten hatırlayacaksınız BBDK yıl
sonuna kadar takibe düşen 46 milyar liralık krediyi yeniden yapılandırma veya
satma talimatı vermişti. Öte yandan da Cumhur Başkanımız sayın Recep Tayyip
Erdoğan ekonomiyi canlandırmak için, sık sık Türk bankalarından özel sektöre
daha fazla kredi vermelerini istiyor. Bankaların bunu yapabilmesi için BATIK
kredileri ortak bir yapıya ya da bu konuda çalışacak firmalara ihtiyacı var.
Bu aşamada keşke
belirli bir miktarda borcu olanları affetseler. Mesela halkın içinde 200 bin TL
borcu olanları affetseler. Daha fazla borcu olanlara makul bir faiz
uygulasalar. Bunu iki yıl içinde bitirmeyi hedeflerler halka dost görünürlerse
sırtları bir daha yere gelmez. Ancak
yuları kaptırmışız. İpin ucu kimin elinde belli değil.
Ekonomik düzelme
hala kırılgan
Geçen yıl sonunda
durgunluğa giren Türkiye ekonomisi düzelme sinyalleri verse de hala
kırılganlığını koruyor ve Türk Lirası'ndaki dalgalanmalar bu kırılganlıkların
sert bir şekilde hissedilmesine yol açıyor.
Allianz'ın
tahminlerine göre yıl sonuna kadar ödenmesi gereken 17 milyar dolar değerindeki
borç ise Türk Lirası'nın olası yaptırımlar sonunda daha da gerilemesi sonucu bu
yükün giderek ağırlaşması anlamına geliyor.
S&P Global uzmanlarından
Frank Gill bu noktada akıllara gelen kritik sorunun ise Türk bankalarının euro
ve dolar cinsi borçlarını çevirip çeviremeyeceği olduğunu belirtiyor.
S&P'nin
tahminlerine göre milli gelirin yüzde 30'u civarındaki Türkiye'nin kamu borcu
düşük düzeyde olurken özel sektörün önümüzdeki 12 ayda gayri safi yurt içi
hasılanın yüzde 20'si kadar bir miktarı çevirmesi gerekiyor
Anlayacağınız biz
birey olarak kendi borcumuzu derdimizi düşünürken, devletin derdi bambaşka
bankalar derseniz de başka bir kafada.
Bu işin düzelmesi
üretime yönelmemiş, üretirsek de satabilme yeteneğine sahip olmamız lazım.
Almanya'da en
fazla vergi ödeyen firmaların sıralaması sırasıyla şöyle:
1 Volkswagen
2 Daimler
(Mercedes)
3 BMW
4 E.ON Enerji
5 Deutsche Telekom
6 Siemens
Biliyorum merak
ediyorsunuz, Türkiye’de 2018 yılında kurumlar vergisi ödeyen ilk on mükellefin
sıralaması ise 6 adet banka ile oluşuyor. Halimizi bu tablo özetliyor bence.
1-Merkez bankası
2-Ziraat bankası
3-İş bankası
4-Yapı kredi
bankası
5-Garanti bankası
6-Vakıflar bankası
Üreticilerin
değil, bankaların vergi şampiyonu olduğu ülkede ne ekonomik ne de sosyal
sıkıntılar bitmez.
Allah borçsuz
refah içinde sağlıklı yaşamayı nasip etsin inşallah.