SON DAKİKA

Baharı beklerken

Ülke olarak 14 Mayıs 2023 e kilitlendik desek çok doğru bir terimi yerinde kullanmış oluruz. Piyasalar, üreticiler, sektör oyuncuları ve elbette ki İş dünyasının ihracat dengesini tutan patronlarının hepsinin ortak paydası seçim.

Uzun zamandır gündemde olan artan fiyatlara bağlı ekonomik zorluklara, alım gücünde ki zorlu süreçler vs derken üzerine yaşadığımız 6 Şubat deprem felaketi hepimizi derinden yaralarken önceden Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan seçim tarihi 14 Mayıs 2023 güncelliğini korudu ve ülke bir yandan deprem ile ilgili verdiği ağır sınavla uğraşırken öte yandan seçimle ilgili çalışmalarını hızlandırdı.

Bugünlerde partilerde aday adaylığı sürecinin son zamanlarına yaklaşılıyor.

Haftaya kesin aday listeleri partiler tarafından 10 Nisan 2023 de YSK ya teslim edilecek ve adaylığı kesinleşmiş isimler bölgelerinde, meclisin yeni isimleri olabilmek için çalışmalarını hızlandıracak.

Hemen her dönemde heyecanlı görürüz milletvekili adaylarını… Kızmasınlar da vaatleri, söylemleri ilk başlarda çok fazla.

Ama seçilip meclise girdikten sonra bunu çok net söyleyebilirim ki bölgelerinde olabilen diyeyim milletvekilleri çok az olur.

Diyeceksiniz ki nereden bu sert kanıya vardın.

Ben uzun zamandır TV sektöründe yapımcıyım, aynı zamanda ekonomi gazetecisiyim.

Mesleğim gereği de siyasete ve de ekonomiye hep çok yakınım, içindeyim.

Geçen iki dönemde siyasette ciddi olarak yer almak niyetiyle kulvar değiştirip önce bir partiden aday adayı oldum ve o süreçte yaşadıklarımı gördüğümde işin bu farklı tarafında işlerin sanıldığının aksine ilerlemesi, adayların belirlenme süreci ve de sonrası hala bile tam anlayamadığımı söyleyeyim uzatmadan…

Konu bu değil elbet ama benim net düşüncem milletvekili sahada olmalı, seçildiği noktada yaşamalı, izole bir hayat yerine sahada, bölgesinde olmalı…

Tabii ki meclisin çalışma dönemleri hariç bu söylediklerim.

Ben çok istedim sahada çalışabilen bir milletvekili olabilmeyi ama nasip olmadı.

Biliyorum ki haftaya listele açıklandığında göreceğim isimlere hem sevineceğim hem de üzüleceğim.

Etrafta halen milletvekili olan ve yeniden aday olmak isteyenlerin sayısı oldukça fazla.

Parti yöneticilerin bu konuda aslında yeni isimlere şans vermeleri en büyük temennim ama olmayacağını da biliyorum.

Israrla konumunu koruyacak isimleri yeni mecliste de göreceğiz aslında.

Partililerin kendi ortak görüşleridir ama farklı dengelemeliler bana göre o listelerde ki adayları…

Aslında seçimler ile ilgili kısa bir görüş belirtip “seçim sonrası memleketimizi nasıl bir dönem bekliyor”a getirecektim konuyu ama biraz doluyum bu aday adaylığı ve adaylık sürecinde uzattım biraz sanırım konuyu af ola…

Konumuza dönersek de seçim sonrası ekonomik kesimler başta olmak üzere beklenen tablo acı reçellerle dolu aslında diyebiliriz.

Türkiye’nin şu an dış borcu 444 milyar doları çoktan aşmış durumda.

Yazarken hesaplamak mümkün bile değil bu rakamı.

Dış ticarette ise sınıfta kalmanın çok ötesinde dibe vurmuş durumda bir rakam var karşımızda 109 milyar dolar.

Bütçe açığı zaten rekorların çok üzerinde bir durumda.

Seçimden sonra ekonomik anlamda zor günler yaşayacağımızı bu birkaç rakam bile gözler önüne serebiliyor.

Hangi hükümet gelirse gelsin enkaz devir alacak açıklamalarını yapan ekonomistler, bu rakamlar karşısında umutsuzluğun daha da artacağı endişesinde.

Bütçeye bir de uzun zamandır beklenen EYT’nin de hayata geçirilmesi ile yapılan düzenlemenin de eklenmesi, yaşadığınız depremin de yaşattığı yıkım ile birlikte şu an da bu rakamların bu durumlara gelmesi, seçim sonrası ekonomik enkazın uzun zaman etkisinin geçmeyeceğinin de bir göstergesi aslında.

Ama yine umutlar hiç bitmemeli ki onun verdiği his ile ilerlememize devam edelim öyle değil mi?

Bahar ne demek; yenilenme, doğanın uyanması her şeyin tazelenerek yeşillenmesi.

Beklentidir bahar, en sevdiğim mevsimdir.

Baharın en güzel zamanlarındayız, beklediğimiz bahar geliverdi bu kadar acının, karmaşanın arasında…

Umutlarımızı hiç yitirmeyelim ki ilerlememiz, hedeflerimiz mümkün olduğunca hep çabuk olsun öyle değil mi?

“Başarılı olmanın tek yolu yüzlerce kere başarısız olmak” değil midir? 

Google kurucusu Sergey Brin’e ait bir söz ve bu düşünce ile kurmuş bir arkadaşı ile Google’ı…

Akıllarda bu söz, istikamet belli…

O zaman doğru yoldayız demektir…